Bilim insanları kabuklular, örümcekler ve böceklerin geride kalan yüz milyonlarca yılda geçirdikleri evrimi incelemek adına oldukça ‘büyük’ bir keşfe imza attı: İnsan boyundaki yarım milyar yıllık ıstakoz.
Fas’ta yapılan araştırmalar, tarih öncesi dönemlerin en korkutucu canlılarından birine ait fosilin keşfiyle sonuçlandı. Kalıntıları 480 milyon öncesine uzanan ıstakoz-kırkayak karışımı deniz canlısına Aegirocassis benmoulae adı verildi. Dev kabuklunun uzunluğu, 2,13 metre olarak belirtildi.
Nature dergisinde yayımlanan araştırmaya göre Aegirocassis benmoulae, Kambriya döneminde yaşamış olan ve eklembacaklıların uzaktan akrabası kabul edilen Anomalocaridid türüne mensup.
Dev canlının fosili, yaşanan ani bir doğa olayı sayesinde 3D olarak korunmayı başarmış. Bilim insanları güçlü bir fırtınanın veya benzer bir olayın dev canlıyı çabucak deniz yatağına gömdüğünü düşünüyor. Büyüklüğüyle yaşadığı dönemde okyanusların en büyük canlılarından biri olan Aegirocassis benmoulae’nın nasıl ‘gömüldüğü’ ebediyen bir sır olacak kalacak.
Antik ıstakozun kalıntıları üzerinde çalışan Yale Üniversitesi’nden Peter Van Roy, “Kendisiyle aynı dönemde yaşayan canlıları yanında cüce bırakıyordu. Ona en yakın hayvan en fazla yarısı kadardı” ifadesini kullandı.
Türüne ait sırları aydınlatabilir
Aegirocassis benmoulae, Peleozoik dönemin başlangıcında yaşamış olan Anomalocaridid türü hakkında bilinenleri fazlasıyla değiştirebilir. Haklarında çok az bilgi olan ilkel eklembacaklıların dikenli uzantıları, deniz anası benzeri ağızları ve deniz hıyarını anımsatan bir görünümleri olduğu dışında belirgin bir bilgi bulunmuyordu.
Ardından, 1980’li yıllarda yapılan araştırmalar tüm eklembacaklıların atası olduğu düşünülen dev deniz canlılarının bugün hayatta olan çok sayıda hayvan türüne ait özelliği temsil ettiğini ortaya çıkardı. Anomalocardid olarak adlandırılan tür, ıstakozlardan örümcekler ve akreplerden karıncalara kadar bugün var olan eklem bacaklıların yüz milyonlarca yıllık evrim sürecini temsil ediyor olabilir.
Van Roy, ilkel deniz canlılarının gizemini, evrim süreçlerinde ortaya koydukları belirsizliğe bağlıyor. Benzerliklerini taşıdıkları türlerle paylaştıkları özellikleri saklamaları, anlaşılmalarını da o kadar zorlaştırdı.
Fosil avcıları iş başında
480 milyon yıllık fosili bulan ve Van Roy’a ulaştıran kişi, Faslı fosil avcısı Muhammed Ben Moula. Fosil koleksiyoncusu olarak da adlandırabileceğimiz bu kişiler geçmişte de bilime büyük faydalar sundu hatta, Aegirocassis benmoulae benzeri bir canlının keşfedilmesini sağladı.[quote_box_right]Deniz kabuklularının uzuvları sırt ve karın kısmındaki dokunaçların bir araya gelmesiyle oluşmuş olabilir. [/quote_box_right]
Van Roy, gözleri önüne serilen ve katmanlı, dev bir vücuda sahip olduğunu gözler önüne sere fosili gördüğünde gözlerine inanamadığını söylüyor. Gün yüzüne çıkan canlının adını da Faslı koleksiyoncudan esinlenerek koymuş.
Plankton canavarı
The Verge sitesinde yer alan detaylara göre, Aegirocassis benmoulae Paleozoik dönemin ikinci alt dönemi olan Ordovisyen (495-471 milyon yıl önce) suların hakimiydi. Söz konusu dönemde plankton ekosistemlerinin değişiyor olması, bu canlıya ait birçok türün de doğmasına yol açtı. Anomalocaridid türü, planktonları silip süpüren avcı rolünde ortaya çıktı.
Van Roy, benzer sürecin köpekbalıkları ve balinalarda da yaşandığını belirtti. Plankton çeşitliliği, son derece büyük ‘filtreli beslenen’ canlıların ortaya çıkmasını sağladı. Balıklardan, kabuklulara ve süngerlere kadar birçok türde bulunan bu özellik, canlıların su yüzeyinde hapsolmuş madde ve yemek maddelerini süzgeç gibi özel filtreleme sistemlerinden geçirerek yemeleri anlamına geliyor.
Filtreleme yöntemi, zamanla sınırsız plankton kaynağı bulunan Aegirocassis benmoulae’yi dev boyutlara ulaştırdı. Dev ıstakoz, zamanın bilinen en eski ve en büyük canlısı unvanını aldı.
Evrim özellikleri ortaya çıkıyor
Van Roy ve meslektaşlarının geçmişte ihtimal verdiği olasılık, ilkek deniz kabuklularının karınlarında yer alan kanat benzeri çıkıntılardı. Aegirocassis benmoulae’nin karın boyunca sıralı halde sahip olduğu çıkıntılar, karides ve ıstakoz gibi canlıların bugün sahip oldukları uzuvların da açıklayıcısı olabilir.
Günümüz kabuklularının yürümekten yüzmeye ve nesneleri tutmaktan sperm transferine kadar kullandıkları uzuvlarının iki kola ayrılmış olması (vücudun sırt ve karın kısmında), zamanla iki kısımdaki çıkıntıların bir araya geldiği düşüncesini savunuyor.
Van Roy ve meslektaşları diğer Anomalocaridid türlerine göz attıkları zaman, göz ardı edilmiş olan ancak Aegirocassis benmoulae’ye benzerlik gösteren uzuvları fark etti. Van Roy, bu noktadan sonra diğer deniz kabuklularını araştırmayı ve yeni bilgiler elde etmeyi planlıyor.
Dikkat edilmesi gereken bir nokta, zamanındaki en büyük canlı olsa da, Aegirocassis benmoulae’nin en büyük deniz kabuklusu olmadığı. Bu unvan, deniz akrebine ait. 460-248 milyon yıl önce yaşamış canlının boyu 2,5 metreye ulaşıyordu.
Okyanuslarda yaşamış olan antik diğer canlılara göz atmak isterseniz, ‘okyanusların T-rex’i’ne, ‘kürek çeken dinozora‘ veya ‘kömür kaplumbağasına’ göz atabilirsiniz.