Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg ve eşi Priscilla Chan, geçtiğimiz hafta yaptıkları açıklamada sahip oldukları Facebook hisselerinin yüzde 99’unu kamu kuruluşlarına bağışlayacaklarını açıkladı. 45 milyar dolara denk gelen yardım, şüphesiz Amerikan toplumu için büyük bir anlam taşıyor ancak madalyonun diğer yüzüne bakıldığında, 19’uncu yüzyıldan bu yana ABD’de giderek güçlenen bir modele katkı sağlıyor.
Yeni Bill Gates ilan edilen Zuckerberg ve eşinin kararı, tıpkı 2010’da eşi Melinda ise servetlerinin yüzde 95’ini hayır kurumlarına bağışlayacağını açıklayan Bill Gates’in izinden gitmek gibi görülebilir. Sadece Gates ve Zuckerberg değil, Google’ın kurucuları Sergey Birin ve Larry Page’de kurdukları derneklerle yardımlarda bulundu. Ancak bu yardımlar topluma yardım ederken aynı zamanda devletin gücünü parça parça zenginlerin kontrolüne veriyor.
Tabloya genel olarak baktığımızda, ilk olarak lobinin Amerika’da ne kadar güçlü olduğunu kısaca bir aklımızdan geçirmemiz faydalı olur. 12 yılda 400 binden fazla insanın silahlar nedeniyle öldüğü ülkede neredeyse her dizide ve çizgi filmde silahlar bolca yer alıyor. Obama’nın başkanlığının ilk yılında karşısında havlu attığı bir sanayinin güçlü bir lobi çalışması yaptığını anlamak için deha olmaya gerek yok.
Zenginlerin topluma yaptıkları bağışlar da farklı konseptlerde olsa da biraz lobi-devlet ilişkisine benzetilebilir. Çünkü yapılan dev bağışlar, Zuckerberg gibi isimleri dev miktarda vergi ödemekten kurtardığı gibi toplumsal kalkınma da devletin rolünü zengin tabakasına teslim ediyor.
İnsanlar için tüm kararları zenginler alıyor
Der Spiegel’e 2010 yılında röportaj veren Alman milyarder Peter Kramer, Amerika’daki bağış geleneğinini topluma neden faydalı olmadığını çok iyi gören isimlerden biri. Kramer’e göre zenginlerin büyük meblağlarda bağış yapmasının ilk sebebi, vergi ödemekten kurtulmak. Sonuçta karşınızda iki ana seçenek beliriyor ve vergi vermek yerine bağış yapıyorsunuz.
Kramer, bu tür bağışlar sayesinde zenginlerin devletin yerini aldığını ve bu durumun ‘kabul edilemez’ olduğunu ifade ediyor. Bağışlar kamunun yararına atılan bir adım evet, ancak insanlar için neyin iyi olduğuna zenginler karar veriyor. Paranın nereye nasıl aktarılacağı konusunda zenginler yasal haklara sahipmiş gibi hareket ediyor.
Tabii ki bir insan parasını istediği gibi kullanabilir. Ancak toplum seviyesinde ‘bağış’ rolündeki bu yatırımlar, topluma yardım ederken kişisel çıkarları ve prestiji güçlendiriyor.
Amerikan modeli ters işliyor
Firmaların konsorsiyumlar kurarak hükümete kafa tuttukları ABD’de, bağış temelli otorite kazanma modelinin temeli 19’uncu yüzyılın başlarına uzanıyor. Hatta Fransız tarihçi Alexis de Tocqueville, 1830’lu yıllarda kalan notlarında oluşmakta olan sistemi kısaca özetliyor: “Her türlü durumda, Fransa’daki yeni bir girişimin altında devleti, İngiltere’de bir lordu bulursunuz. ABD’de ise bir dernek bulacağınız kesindir.”
Devletin yerine topluma yardım etme modelinin gelenek halini alması ise bugün ABD’de Avrupa’ya kıyasa çok farklı bir tablo çıkarmış durumda. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği (OECD) örgütünün verilerine göre, ABD’de sosyal destek için ayrılan kamu harcaması Avrupa ülkelerinin çok altında kalıyor. Devletin bıraktığı açık ise dernekler tarafından kapatılıyor. Almanya’da özel firmaların sosyal bütçeye ayırdığı oran yüzde 3,2 iken, ABD’de bu oran yüzde 10,9.
Tocqueville’in yaklaşık 200 yıl önce savunduğu gibi, toplumsal kalkınmayı hayır kurumlarına yüklemek sosyal uyumu güçlendirmiyor. Bunu demek devletin kalkınmadan yüzde 100 sorumlu olması gerektiği anlamına gelmese de, milyarderlere sırt dayamak kritik dengelerin sarsılmasına neden oluyor.
Duke Üniversitesi’nden Charles T. Clotfelter’in 2012’de kaleme aldığı vergi odaklı makale de, Tocqueville’in görüşlerini savunuyor. ABD’de vergi kanunu yüksek gelirlilerin en fazla, düşük gelirlilerin en az, orta sınıfın ise orta düzeyde vergi vermesini öngörüyor. Clotfelter, hayır kurumlarına para yağdıran zenginlerin, kamu kaynaklarının düzensiz bir şekilde dağıtılmasına neden olduğunu ve bağış yapılan kurumun alacağı kararları yönlendirdiklerini belirtiyor.
Dernekler firmalara dönüşüyor
ABD’ye özgü olan bir tartışmada bağışların topluma katkı sağladığı tabii ki göz ardı edilemez bir husus. Ancak ‘parasını istediği gibi harcama hakkına sahip olan’ zenginlerin, yapacakları bağışlarda topluma yüzde 100 yararlı olacak kararlar alacağını da kimse bilemez.
Yakın dönemde kafalardaki soru işaretlerini iyice artıran husus ise dernek değil ancak limited şirket kurularak bağış yapılması. Kar amacı gütmeyen kuruluşlardan (NGO) farklı olan limited firmalar, kar elde edilmesinin yanı sıra belli vergi avantajlarından yararlanılmasını sağlıyor. Dahası, bu yollar hayır kurumlarının yanı sıra politik organizasyonlara da yardım yapılabiliyor.
Limited firmalara odaklanan Zuckerberg ise Facebook üzerinden yaptığı açıklamada bu şekilde yardımın daha iyi olduğunu savundu. Zuck, Chan Zuckerberg Initiative’e aktarılan paraların bir limited firma üzerinden yapıldığını, böylece vergi karı elde etmeyeceklerini ve operasyonlarını daha esnek yürütebileceklerini belirtti. Geleneksel bir dernek kullanmaları halinde vergi karı elde edeceklerini ifade eden Zuck, hisseleri limited firma tarafından satıldığında sermaye kazanç vergisi ödeyeceklerini ifade etti.
Zuck dışarıdan bakanlar için belki sevimli olabilir. Ancak Jesse Eisinger’in New York Times’da yayımlanan makalesinde belirttiği gibi Zuckerberg bağış yapmış değil. Tersine, ‘kendisine bir yatırım cihazı’ yaratmış durumda.
Zuckerberg ve eşi Eylül ayında Zuckerberg Education Ventures limited firmasıyla MasteryConnect adlı eğitim kurumuna 5 milyon dolarlık yardım yaptı. Zuck ve Bill Gates gibi teknoloji milyarderleri tarafından kurulan Breakthrough Energy Coalition ise yeşil enerji alanında yatırımlar yapacak. Zuck, limited şirketi aracılığıyla ABD Hastalık ve Ebola Önleme Merkezi ve San Francisco General Hospital’a da yardım yapacağını duyurdu.
Medyanın ana içeriği olan ABD teknoloji ve eğlence sektörünün önde gelenleri, bu gidişle günde 5 değil 20 tane haber olacak gibi görünüyor. ABD’deki hayırseverlik modeli toplum için ileri aşamada neler gösterir bilinmez ama şahsen Gates’in başında olduğu Mission Innovation projesinin dünya için hayırlı olmasını diliyorum.
Kaynakça:
http://www.cnet.com/news/facebook-ceo-defends-his-charitable-initiative/