Kral ve Firavunları sadece emirler yağdırarak orduları savaşa gönderen ve piramit mezarlar yaptıran hükümdarlar olarak akla getirmek çok yanlış olmaz. Ancak son iki yılda ortaya çıkarılan iki iskelet, kral ve firavunların cesaret çıtasını fazlasıyla yukarı çekiyor.
Leicester ketindeki bir katedralde bulunan iskeleti üzerinde yapılan analizler, İngiltere Kralı Üçüncü Richard’ın savaş alanında ağır yaralar öldüğünü göstermişti. Yüzyıllarca mezarında saklı kalan Richard’ın ardından, binlerce yıl önce yaşamış bir Firavun’un da aynı kaderi paylaştığı anlaşıldı.
Richard, kemiklerinin gün yüzüne çıkarılması için 528 yıl beklemişti. Mısır’ın adı unutulan Abidos Hanedanı’ndaki ilk krallardan biri olan Woseribre Senebkay ise 3600 yıldan fazla beklemek zorunda kaldı. Senebkay ile Richard’ın bir diğer ilginç bağlantısı, Richard İngiltere’nin savaş alanında ölen son kralı olması. Senebkay ise Mısır’ın savaşta öldüğü bilinen ilk Firavunu.
Senebkay’ın kemikleri, Mısır Antik Eserler Yüksek Konseyi ile Pennsylvania Üniversitesi tarafından geçtiğimiz yıl yapılan kazılarda ortaya çıkarıldı. Arkeolog Josef Wegner’in başını çektiği kazılarda, firavunun kemikleri Kahire’den 300 km uzaklıkta yer alan Sevhac eyaletinde bulundu.
4 odalı mezarda bulunan M.Ö 1650 yılına ait yazıtlar, mezarı bulunan Firavun’u ‘Aşağı ve Yukarı Mısır’ın Kralı Woseribre, Re’nin oğlu Senebkay’ olarak ifade etti. Antik Mısır’ın İkinci Ara Dönemi’nden kalma olduğuna inanılan mezarlık, geçmişte mezar hırsızları tarafından basılmış ve Firavun’un mumyasını dahi parçalamışlar.
Modern bilim sağolsun, Wegner ve ekibi kemikleri bir araya getirerek Senebkay’ın sırlarını bize ulaştırmayı başardı.
Acımasızca öldürüldü
Kafasına aldığı kılıç veya baltalı kargı darbelerinin yanı sıra birçok savaş yarası taşıyan Üçüncü Richard, binlerce yıl önce bir Firavun’un neredeyse aynı şekilde öldüğünü biliyor muydu acaba?
Sebebkay’ın kemikleri üzerinde yapılan analizler, Firavun’un son dakikalarında birbiri ardına ağır darbelere maruz kaldığını gösterdi. Öldürücü darbeler, kafaya alınan balta vuruşlarıyla gerçekleşti.
Adli tıp raporuna göre, Senebkay’ın boyu 1,72 ila 1,82 arasındaydı. Kralın öldüğünde 35-40 yaş arasında olduğu tahmin ediliyor.
Kemiklerdeki izler, Senebkay’ın çok sayıda düşman arasında kaldığı ve her biri kemiklerinin ötesine geçen ağır darbeler aldığını ortaya koydu. Sadece kafatasına 18 öldürücü darbe alan Senebkay, ayaklarında, bacaklarında ve bileklerinde de aşırı kan kaybına yol açan yaralara maruz kaldı.
Wegner, katillerinin ilk olarak bacak ve ayaklarından yaraladığı Senebkay’ı yere indirdiğini, ardından kafatasına baltalarla vurarak sonunu getirdiklerini söyledi.
Elde edilen bulgular, her ne kadar Bronz Çağı sonrasında yaygınlaştığı düşünülse de, Mısırlıların ata binmeyi İkinci Ara Dönemde iyi bildiğine işaret etti. Wegner, İkinci Ara Dönemde at sürmede ustalaşan Mısırlıların, ileri dönemlerde savaş arabasını öne çıkardığını belirtti.
Senebkay’ın leğen kemiği ve bacakları, Firavun’un zamanının büyük kısmını at sırtında geçirdiğini gözler önüne serdi.
Evinden uzaklarda öldü
Senebkay’ın kısa ömrü gibi sadece 50 yıl süren Abidos Hanedanlığı hakkında fazla bilgi bulunmaması, Firavun’un da hangi savaşta öldüğü hakkında kesin bilgiye ulaşılmasını engelliyor.
Mısır’ın, M.Ö 1650-1600 yıllarında merkezi otoriteden bağımsız, birçok küçük krallık halinde olduğu biliniyor. Bu dönemde Aşağı ve Yukarı Mısır’da öne çıkan hükümdarların, Thebes firavunları ve Hiksos kralları olduğu biliniyor.
Arkeologlar, Senebkay’ın evinden uzaklarda, muhtemelen kuzeydeki Hiksos veya güneydeki krallıklardan biriyle yapılan bir savaşta öldü. Senebkay’ın ölümünden çok sonra mumyalanması, evinden uzaklarda öldüğünü de kanıtlıyor.