Brezilya’da üzerine iki kesik el yerleştirilmiş şekilde bulunan kafatası, Yeni Dünya’da yaşamış avcı-toplayıcıların ritüellerini aydınlatan en önemli bulgulardan biri.
Uluslararası bir araştırma ekibi tarafından 2007 yılında Brezilya’nın Lapa do Santo kazı alanında bulunan kafatası üzerinde yapılan analizler, PLOS One dergisinde yayımlandı. Bilinen en eski kesik baş olan fosil, Yeni Dünya’da yaşamış eski insanların kozmolojik prensiplerine ışık tutan bir bulgu olarak kabul ediliyor.
Holosen döneminden kalan 26 insan kalıntısı ile birlikte bulunan ve 9,127 ila 9,438 yıl öncesine ait olduğu belirlenen kafatası, gömülme biçimiyle bilinen en eski ritüellerden birinin de izini taşıyor. Beş kireçtaşı plakanın altında bulunan kafatası üzerindeki sağ el, parmakları çeneye değecek şekilde sol tarafta dururken; yüzün sağ tarafını kapayan sol el, alın bölgesine uzanıyor. Kesikler bulunan çene kemiği ve her biri V şeklinde kesikler içeren altı omur, gizemli kalıntıyı tamamlıyor.
Rio de Janeiro’nın 480 kilometre kuzeyinde kalan Lapa do Santo’da yer alan ‘kafatası çukuru’, Burial 26 (26’ncı Defin) olarak adlandırılıyor. Almanya’nın Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’nün başını çektiği analizler, kafatasının Lapa do Santo’da yaşamış gruba ait olduğuna işaret etti. Kafatasının neden bu şekilde gömüldüğü ve ne amaç taşıdığı ise bilimsel bulgularla ortaya çıktı.
En özenli kesik baş defini
Discovery News’e bilgi veren Max Planck Enstitüsü’nden André Strauss, kafatasının antik Güney Afrika’da görüldüğü gibi bir ‘ödül veya hatıra’ anlamı taşımadığını belirtti. Anı olması istenen kafatasları saklanırken, Burial 26 ölümden kısa süre sonra açılmış ve kafatası gömülmüştü.
Strauss, anı olarak tutulan kafataslarında taşımak için bir delik açıldığını veya foramen magnum’un (kafatası altındaki açıklık) genişletildiğini, ancak Burial 26’da bu unsurların hiçbirinin yer almadığına dikkat çekti. Ayrıca, stronsiyum analizleri kafatasının bir düşmana değil, yerel insanlardan birine ait olduğunu gösterdi.
And Dağları bölgesinde bulunan kesik başları 5 bin sene geriye çeken Burial 26, Yeni Dünya’da bugüne dek keşfedilen en eski ‘boyun vurma’ vakası olarak kayıtlara geçti. Strauss, Burial 26’nın Holosen dönemindeki ‘kafa kesme menzilini’ de en az 2,000 bin kilometre genişlettiğini belirtti. Yeni Dünya’nın batı ve doğusunda izleri bulunan kafa kesme geleneği, Burial 26’nın sakladığı izler gibi vahşet değil ancak daha farklı bir senaryo saklıyor.
Yoksul halkın antik kozmolojisi
Araştırmacılara göre Burial 26, Amerika kıtalarındaki avcı-toplayıcıların ritüellerinde sergiledikleri ‘titiz’ prosedürü ortaya koyan örneklerden biri. Prosedüre göre, Burial 26’nın kafası öldürüldükten sonra kesildi. Sonrasında, eller dikkatli biçimde yüzün üzerine yerleştirildi. Strauss, ellerin dikkatle konumlanmasının, toplumdaki sosyal bütünlüğü artırmayı amaçlayan ritüelin önemli bir parçası olduğunu savunuyor. Gömülmeden önce teşhir edilen kesik baş, eski insanların yaşadığı yokluk içinde önemli bir sembolü temsil ediyor olmalıydı.
Değerli eşya üretemeyen ve mimariden yoksun olan Lapa do Santo kültürü, kozmolojik prensiplerini ifade etmek için insan vücudunu kullanıyordu. Max Planck Enstitüsü’nden Jean-Jacques Hublin, “Burial 26 Güney Amerika’daki halkların gizemli kozmolojisine ve kasvetli olduğu kadar titiz defin ritüellerine baktığımız bir pencere sunuyor” ifadesini kullandı.
Araştırmaya katkıda bulunan Ohio Üniversitesi’nden biyo-arkeolog Mark Hubbe, ‘Burial 26’nın bu denli sembolik bir ritüele ait en nadir keşiflerden biri olduğuna’ dikkat çekerek, “Gizemin bir diğer parçası, kafatasına ait vücudun nerede olduğunu bilmememiz” dedi.
Kaynakça:
3 – http://www.cnet.com/news/9000-year-old-ritual-decapitation-discovered-in-brazil/