Curiosity’nin üçüncü yılını doldurduğu Mars’ta bugüne kadar elde edilen ve bazıları halen tam açıklanamayan birçok kare mevcut.
İnternet editörlüğü kariyerimde hakkında en çok haber yaptığım olay, konu ve nesne kesinlikle Mars olmalı. Bir Mars geek’i olarak yıllardır takip ettiğim gizemli gök cisminin fazlasıyla gündemde olduğu günlerde birkaç fotoğrafı arşivlerimdeki bilgilerle bir araya getirmek istedim.
Mars’ı bugünlerde NASA’nın ana sayfasına taşıyan konu ise Curiosity (Merak) adlı nükleer keşif aracının Kızıl Gezegen’de üçüncü yılını doldurmuş olması. NASA, Gale Krateri’ndeki yolculuğunda 5 kilometrelik Sharp Dağı’nın eteklerine ulaşan ve gözlemlerine burada devam eden Curiosity’nin de katkılarıyla iki süper uygulama sundu.
İkisi de tamamen bedava olan Mars Trek, Kızıl Gezegen’in Mariner-4 ile başlayan 50 yıllık gözlem arşivinden elde edilen 2D ve 3D haritasını temsil ediyor.
Experience Curiosity ile Mars’ı Merak’ın kameralarından 360 derece görebileceğiniz gibi, keşif robotunu da yakından inceleyebiliyorsunuz. Tüm donanımları hakkında bilgi edebildiğiniz Curiosity’i kumanda ederek Mars keşif simülasyonunun tadını çıkarabiliyorsunuz.
En gizemli 11 fotoğraf
Curiosity demişken, plütonyum-238 enerjili bir tonluk makinenin Mars’ta yaptığı büyük keşiflerin yanı sıra çektiği gizemli fotoğraflar da fazlasıyla mevcut.
Dahası, Viking-1 tarafından 1976’da çekilen ‘yüz’ fotoğrafı ile başlayan ‘esrarengiz fotoğraflar’ serisi, sonraki yıllarda gözlemler yapan uzay araçlarının çektiği görüntülerle bir hayli kabardı.
Opportunity ve Curiosity’nin elde ettiği bilgiler, Mars’ın milyarlarca yıl önce hayat barındırdığı ve günümüzde mikrobiyolojik yaşam saklıyor olabileceğini gösterdi. Yeraltında neler var ya da tok bilmiyoruz ama Mars’ta yaşam olup olmadığı uzay keşfini teşvik eden tükenmez bir kaynak.
Tartışmalara neden olan fotoğrafların birçoğunun bilimsel açıklaması çoktan yapılmış olsa da, amacımız komplo teorileri geliştirmek değil, uzayın bizi büyüleyen bilinmezlerini kovalamak için biraz daha ilham almak.
Mars’taki yüz
Mars yüzeyine başarıyla inmeyi başaran ilk uzay aracı olan Viking-1 1976’da Cydonia adı verilen bölgede insan yüzüne benzeyen bir yapı görüntüledi. Mariner-4 ile elde edilen kurak ve ıssız fotoğraflara kadar canlı barındırdığı düşünülen Mars’ta beliren yüz, bir anda Mars hakkındaki heyecanı zirveye taşıdı. Ancak günümüze kadar süregelen tartışmaların bilimsel açıklaması yıllar sonra netleşti.
MArs Global Surveyor, 2001 yılında insan yüzü olduğu düşünülen ve hakkında sayısız teori öne sürülen yapının net fotoğrafını elde etti. Ortaya çıkan görüntü Viking-1’ın elde ettiğine kıyasla çok daha belirsiz bir jeolojik oluşuma işaret ediyordu. Yapının insan yüzüne benzetilmesi ise psikolojide ‘pareidolia’ ile ifade ediliyor. Yani rastgele biçimlere anlam yükleme, insan benzeri şekillere benzetme durumu.
Tabii ki bu açıklamayı yeterli bulmayan ve kendi görüşlerini öne süren birçok kişi de mevcut. Mars’taki yüz hakkında araştırmalar yapan isimlerden önde geleni, ABD’li yazar Richard Hoagland. NASA’nın kamuoyundan birçok bilgi sakladığını öne süren isimlerden biri olan Hoagland, Cydonia’daki yüzün Sfenks ile bağlantısı olduğunu düşünüyor.
Giza Platosu ve Cydonia arasında bağlantı kuran birçok belgesel ve dökümana göre, Büyük Piramit’in ve Sfenks’in yer aldığı bölgenin bir kopyası Mars’ta yer alıyor. Bunun en büyük kanıtı olarak, NASA’nın açıklamadığı Cydonia fotoğrafları ve Mars’taki yüz gösteriliyor. Hoagland’a göre, yüzün sol tarafını sağa, sağ tarafını da sola katladığınızda ortaya aslan suratı çıkıyor. Yani Mars’taki yüz aslında insan-aslanı temsil eden Sfenks’in bir kopyası.
Mars ağaçları
Curiosity’nin ilginç Mars keşiflerine hız kazandırmasından iki yıl önce, Kızıl Gezegen’in tepesinde gezinen Mars Yörünge Kaşifi (MRO), en beklenmedik keşiflerden birine imza attı. Mars’ın katı su bulunan kutup bölgelerinde ağaç ve bitki örtüsü benzeri oluşumlar bulundu. Yörüngeden elde edilen fotoğraflarda, tundra görünümlü yapılar ortaya çıkardı. NASA, ağaç benzeri yapıların aslında yaz mevsimi geldiğinde buharlaşan karbondioksitle oluştuğunu ve kum tepelerinden akarak bitki görünümü aldıklarını açıkladı. Bitki ve ağaç benzeri oluşumların yanı sıra donmuş göllere benzeyen birikintiler, birçokları tarafından Mars’taki yaşamın en belirgin delili olarak kabul edildi. Mars’taki nükleer savaşın ardından hayatta kalanlar halen su elde edebildikleri kutup noktalarında sebze yetiştirmeye başlamış olabilir mi?
Parlak nesne de neyin nesi?
Curiosity’nin Mars’ta rastladığı ilk tuhaflık, Ekim 2012’de karşısına çıkan parlak cisim oldu. Curiosity’nin Rocknest adı verilen bölgede yaptığı gözlemlerde ortaya çıkan parlak toz parçasının, ilk olarak uzay aracından düştüğü düşünüldü. Curiosity, kepçesiyle topladığı kumlarla beraber parlak nesneyi CheMin kimyasal analiz cihazında inceledi. Sonuçlar, 4 cm genişliğindeki parlak parçanın Mars jeolojisine ait olduğunu gösterdi. Kısaca, Mars’ın kızıl kumu arasında parlak görünümlü zerrecikler olduğunu da keşfetmiş olduk.
Curiosity herkesi kandırdı
Parlak cisimle aynı dönemde yapılan benzer bir tespit, Curiosity’nin tekerleri yanında bulduğu bir diğer parlak cisim oldu. Kepçesiyle numune topladığı günlerde görülen cismin ne olduğunu anlamak için, NASA birkaç gün numune toplama işlemlerine ara verdi. Nihayetinde, cismin Curiosity’nin üzerinden düşen plastik bir parça olduğu anlaşıldı. Curi’nin Dünya’daki sterilizasyon çalışmalarında kusur yaşandığı ve Mars’a Dünyalı bakteri götürmüş olabileceği de açıklanmıştı. Plastik parça da muhtemelen ya temizlikten geriye kaldı ve Mars görevinde gövdeden ayrıldı.
Kayadan uzanan musluk
Curiosity’nin en ilginç tespitlerinden biri, Şubat 2013’te görüntülediği metal benzeri cisim oldu. Kayadan uzanan bir musluk, hatta kapı koluna benzetilen cisim, ilginçtir ki hakkında en az açıklama yapılan keşif oldu. NASA’nın bu konulardaki tutumu son derece mantıklı olsa da, metal görünümlü cismin ne olduğunun kesin olarak anlaşılamaması, bulunduğu konumun incelenmesini zorlaştırmasından kaynaklandı.
Muhtemelen bir meteroit parçası olduğu düşünülen cisim hakkında açıklamada bulunan İtalyan görüntü uzmanı Elisabetta Bonora, ‘musluğun’ kaya içine ait veya dışında oluşmuş bir parça olduğunu öne sürdü. Nasıl bir jeolojik geçmişe sahip olduğu bilinmeyen cismin, metal işleyen uzaylılara işaret ettiğini söylemek ise güç.
O taş oraya nasıl geldi?
Gizemli fotoğraf kapışmasında Curiosity’nin gerisinde kalmak istemeyen Opportunity (Fırsat), Ocak 2014’te Dünya’ya gönderdiği fotoğrafta gökbilimcilerin aklını bir hayli karıştırdı. Fırsat’ın aynı alanı gösteren farklı günlerde çektiği fotoğraflarda, ilk başta orada olmayan bir taş belirdi. NASA’nın ‘Pinnacle Island’ adını taktığı taşın analizleri, milyarlarca önce su faaliyetiyle oluştuğunu öne sürerken, UFO meraklıları taşın aslında ‘mantar benzeri organik yaşam izi’ olabileceğini savundu. NASA’nın sonraki analizleri, taşın üzerindeki lastik izlerini ortaya çıkarınca, Opportunity’nin bulunduğu noktada dönerken ‘jöleli donut’ da denen taşa çarparak hareket ettirdiği anlaşıldı.
Mars’taki kalça kemiği
Curiosity’nin ‘musluk’ ve ‘gizemli ışık’ fotoğraflarının ardından herkesi kısa süreliğine heyecanlandıran bir diğer gelişme, bir Marslıdan geriye kaldığını sandığımız kalça kemiği oldu. Curiosity’nin Sharp Dağı’na giden yol üzerinde 14 Ağustos 2014’te çektiği fotoğrafın, kalça kemiğinin yanı sıra bir parmak veya sürüngen omurgası ortaya çıkarmış olabileceği de öne sürüldü.
NASA, yaklaşık 10 gün sonra yaptığı açıklamada, kalça kemiğinin aslında rüzgar ve su erozyonuna uğramış bir kemik olduğunu belirtti. Milyarlarca yıllık süreç, kayayı fosile benzeyen bir hale getirmişti. Bu açıklama, Mars’ta okyanusları kurutan ve canlıları yok eden büyük bir meteor patlaması veya nükleer savaş yaşandığı düşüncesini güçlendirmedi değil.
Gizemli ışık nereden geliyor?
Curiosity’nin en heyecan verici fotoğraflarından bir tanesi, şüphesiz Nisan 2014’te iki gün üst üste görüntülediği ışık oldu. Sol 588 ve 589’da çekilen fotoğraflarda, Gale Krateri’nin bir ucunda oldukça net bir parlaklık tespit edildi. NASA’dan yapılan açıklamada, 2 ve Nisan’da Navcam’in sağ ve sol kameralarıyla çekilen fotoğraflarda parlak ışığın sadece sağ kamerada belirdiği açıklandı. Yere yakın ışığın, Güneş ışınlarını etrafındaki diğer kayalara göre çok daha güçlü yansıtan bir kayadan kaynaklandığı düşünüldü. Bir diğer olasılık, kamera yuvasındaki bir hava deliğinden giren güneş ışınlarının CCD algılayıcısını etkilemiş olduğu yönündeydi. Parlaklığın merkezi kayanın Curiosity’den mesafesi ise 160 metre olarak açıklandı.
Mars’ta ‘waffle’ keşfi
Jöleli donut taşının ardından bir diğer yemek çağrıştıran keşif, MRO tarafından 2014’te yapıldı. Yörüngede gezinen uzay aracı, Ağustos ayında çektiği fotoğrafta, Athabasca bölgesindeki 1,92 kilometre genişliğinde bir kaya görüntüledi. Waffle benzeri yapı, Mars’ın lav akıntılarıyla şekillenen bölgesinde göze çarpan en belirgin oluşumlardan biri olarak kayıtlara geçti. Marslılar milyarlarca yıl önce Waffe restoranlarına sahip miydi, onu öğrenmek için yıllara ihtiyacımız var.
Mars yengeci
Mars’a sadece yörüngedeki ve yerdeki uzay araçlarıyla bakıyor olmamız, ona olan büyük merakımızın her fotoğraftan bir gizem çıkarma güdümüzü daha da tetiklediği bir gerçek. Bunun en son örneği, Mars’taki tuhaf kaya oluşumlarından bir tanesi. Curiosity tarafından bu ay başında Dünya’ya gönderilen fotoğrafta, bir yamacın kenarında saklanan dev Mars yengeci ortaya çıktı. Yakın çekimde korkutucu bir görünüm sergileyen yengeç, Mars’ta dev kabuklu yaratıkların saklandığı mağaralar olabileceği endişesini doğurdu. Sürekli olarak radyasyon banyosu yapan gezegende mutasyon geçirmiş 8-10 bacaklı kabukluların olabileceği düşüncesi her ne kadar heyecan verici olsa da, insanlık olarak yine bir göz yanılmasıyla karşı karşıyayız.
Proceedings of the Royal Society dergisinde 2012’de yayımlanan araştırma, manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) ile beynin nasıl pareidolia yaşadığını ortaya çıkarmıştı. Araştırmaya göre, temporal lob içinde yer alan ‘fusiform gyrus’, pareidolia’nın kaynağı. Yine de, Marslı yengecin gerçek olmadığını yüzde 100 söylemek mümkün değil. Hatta, sadece yengeçler değil aklımıza gelmeyecek birçok canlı Mars’ın yüzeyi altındaki mağara ve buzullarda saklanıyor olabilir.
No This Is Not an Alien Cave Crab on Mars COME ON YOU GUYS http://t.co/yxD6UzVBfL pic.twitter.com/F3dy3opiYy
— Jason Major (@JPMajor) August 7, 2015
Mars’taki kadın
Kronolojik olarak sıralamaya çalışsam da, en akıllarda kalan fotoğrafı en sona koymak istedim. Bu fotoğraf, yıllardır UFO sayfalarında baş tacı edilen kadın heykelinin ta kendisi. Opportunity’nin ikizi olan ve 2010’da devre dışı kalan Sprit, akıllarda kalmak için en iyi hamlesini Gusav Krateri’nde çektiği fotoğrafla yaptı. Krater içindeki Home Plate adı verilen platoda bir tepeye tırmanan Sprit, 5 Eylül 2007’de çektiği panoramada sayısız kayanın yanı sıra fosilleşmiş bir kadını da görüntüledi. Yıllarca Mars’ta yaşam olduğuna dair en büyük delillerden biri olarak savunulsa da, tıpkı Mars’taki yüz gibi Marslı kadın da aslında bir pareidolia örneği. Rüzgar erozyonuyla oluştuğu düşünülen kadın görünümlü kayanın gerçekten bir heykel olup olmadığını, bir gün anlayabiliriz.
Tüm bu değerlendirmelerin ardından düşmek istediğim not, henüz ayak basmadığımız Mars’ın keşif sürecinde gidecek çok yol olduğu. NASA’nın tasarladığı nesil keşif araçları ve insanlı görev projeleri, Mars’ta bir zamanlar ne olup bittiğini ve yaşayan olup olmadığını ortaya çıkaracak. O günler gelmeden fotoğraflar üzerinden yapılacak yorumlar kesin yargılara varmak için yetersiz kalacak gibi görünüyor.