Yüz milyonlarca doların döndüğü Safari avcılığı sektörü, Afrika’da bugün 1 milyon 384 bin kilometrekarelik alanda nesli tükenme noktasındaki hayvanların avlanmasına izin veriyor. Doğayı koruduğu ve ekonomiye katkıda bulunduğu tarzındaki savunmaların ise hiçbir geçerliliği yok…
Oxford Üniversitesi’nin koruma programı altında yer alan Afrika’nın en sevilen hayvanlarından Cecil, geçtiğimiz ay ABD’li dişçi Walter Palmer tarafından öldürüldü. En az üç yavrusu olan aslanı kendisine yardım eden kaçak avcılarla jiplerine bağladıkları ölü hayvanla yaşadığı alandan çıkaran Palmer, daha sonra Cecil’i okla vurdu.
Aslan ölmeyince toplamda 40 saat süren bir takip başladı ve Palme ikinci kez fırsat eline geçtiğinde Celil’i tüfekle vurarak öldürdü. Gururlu avcı, 55 bin dolar ödediği ekibiyle hayvanın kafasını kesti, derisini yüzdü. Bu esnada GPS tasmasını fark ederek koruma altındaki bir aslan olduğunu anladılar. Tasmayı yok etmeyi denediler ancak yapamadılar. Bunu başarsalar bile Cecil’in öldürüldüğü yeri saklamak mümkün olmayacaktı.
Zimbabwe Hwange Ulusal Park’ında yaşanan olayın ardından kaçak avcılık suçlamasıyla aranan Palmer, ‘yasadışı eylemde bulunmamak için çok dikkatli davrandığını ve yaptığından pişman olduğunu’ söyledi. Açıklamasından sonra kayıplara karıştı.
Cecil’in öldürülmesi, çok sayıda ünlünün başını çektiği küresel bir tepkiye dönüştü. Palmer’ın yakalanması için ABD’li yetkililer harekete geçerken, Minnesota’daki kliğini önünde protestolar düzenlendi.
Genel tabloya bakıldığında ise spor niyetine kara hayvanlarını katledenlerin oluşturduğu sektör, kaçak avcılığın göz ardı edilen, ‘yasal çerçevelere alınan’ kısmı. Cecil’in öldürülmesinin ardından Safari avcılığına olan tepkinin zirve yapması, sektörün birkaç yıl yavaşlamasını sağlayabilir ama aşağıda verilecek hastalıklı zihniyetlerin önüne geçmek, hele işin içinde para varken hiç kolay değil.
9 yaşından bu yana avlanıyor
Facebook’un kullanım şartları konusunda yaşanan en alevli tartışmalardan biri, geçtiğimiz yıl Texas’lı ‘ponpon kız’ Kendall Jones’un paylaştığı fotoğraflar üzerinde patlak verdi.
İnsan dışında karada yaşayan neredeyse her büyük memeliyi vurduğu anlaşılan Jones, 40 binden fazla imza alan kampanyanın ardından fotoğraflarını kaldırmaya zorlanırken, doğayı teknoloji ve sosyal çalışmalarla korumaya çalışan aktivistlerin ‘gözlerini yaşartacak’ mazeretler sundu:
“Koruma alanlarında erkek aslan popülasyonunu kontrol altında tutmak gerekiyor.. Avlardan elde edilen para kısmen devlete ve arazilerinde aslan yetiştiren çiftçilere gidiyor.”
Aslan, fil, geyik, leopar, zürafa, gergedan ve hipopotam dahil nesli tükenme tehdidi altındaki canlıların hiçbiri es geçmeyen Jones, ‘Safari avcılığının ülkelerin ekonomisine yardım ettiğini, insanlara yardım etmek için harcandığını’ belirtmişti.
Kendisini savunmak için, öldürdüğü fillerden birinin cesedini et için parçalayan yoksul halkın görüntülerini yayınlamaktan da çekinmedi (açılan haberin alt kısmında).
First for Hunters sitesine verdiği bilgiye göre, vurduğu fil 100’den fazla ailenin karnını doyurmuş.
Erkek aslanların sayısının kontrol altında tutulması için öldürülmesi gerektiği tam bir saçmalıkken, bu tür bir uygulamayı savunan tek bir bilimsel makale bulunmuyor. Dahası, bir aslan öldürmek için yaklaşık 50 bin doları gözden çıkaran bir geri zekalının, o parayla görüntülerini paylaştığı insanların çok daha fazlasını doyurma şansı var.
Amerika’ya av fotoğrafıyla gözdağı
Jones’un ardından Safari avcılığını gündeme taşıyan ikinci isim, Dünya Kupası’nda ekranlara yansıyan 17 yaşındaki Axelle Despiegelaere oldu. Belçika ile ABD arasında 1 Temmuz’da oynanan ve Belçika’nın 2-1 kazandığı maç öncesinde Facebook sayfasında av fotoğrafını paylaşan Jones, “Av bir ölüm-kalım meselesi değil. Daha önemli bir anlam taşıyor… Bu fotoğraf bir yıl öncesine ait… Şimdi sıra Amerikalıları avlamakta haha” ifadesini kullandı.
Maçın ardından L’Oréal ile anlaşma imzalayan ancak fotoğrafın basına düşmesinin ardından hayalleri kısa süren Despiegelaere, ‘yaptığının şaka olduğunu ve kimseyi öfkelendirmeye çalışmadığını’ söyledi.
ABD Doğa Koruma Ajansına 2012’de 1,2 milyon dolar bağışlayan L’Oréal, özürü görmemezlikten gelerek Despiegelaere’e ikinci bir şans tanımadı.
Aslan paketi 49 bin dolar, kuşlar bedava
Fildişi, boynuz ve et ticaretiyle geçinen kaçak avcıların üzerine perde çektiği Safari avcılığı, birçok Afrika ülkesi için en büyük çelişkiyi doğuruyor. Yıllık getirisi 400 milyon doların üzerine çıktığı tahmin edilen sektörü döndüren birçok yasal firma bulunuyor.
Smithsonian verilerine göre 2012 itibariyle Afrika’da her yıl 600 aslan, 800 leopar, 640 fil ve 3,000 bizon avlanıyor. Safari avı turları düzenleyen Wild Africa Hunting Safaris, yasal katliamdan büyük getiri elde eden firmalar arasında. Fiyat listesinde zürafa 4,500; antilop 2,800; zebra 1,800; kirpi ise 350 dolar. Namibia Hunting Safaris ise devekuşuna 600, bal porsuğuna ise 800 dolar fatura kesiyor. Kuşlar ise bedava.
Safari avında en yüksek fiyatı ise en büyük beş hayvan oluşturuyor: Fil, bizon, leopar, gergedan ve aslan. Luxury Hunts firması, ‘aslan paketini’ 49 bin dolardan sunarken, bir fil 20 bin, leopar ise 16,500 dolar. Listenin sonundaki gergedan fiyatı 11,999 dolar.
Aslan fotoğrafçılığı iki kat gelir sağlıyor
Wind Africa Hunting Safaris’e çalışan çiftçi Mick Jameson, ‘düşük gelirli ülkeler için Safari avının çok önemli olduğunu, kendisinin de çiftliğini bu şekilde döndürdüğünü’ söylüyor.
Zimbabweli vahşi doğa yetkilisi Johhny Rodrigues ise elde edilen paranın gerçekten doğayı koruma ve insani yardım projelerine gittiği konusunda şüpheli. 1997’den bu yana paranın nasıl döndüğü konusunda kapsamlı bir araştırma yapılmadığını belirten Rodrigues, en büyük sorunun zaten yeterli sayıda hayvan bulunmaması olarak özetliyor: Eğer çok sayıda olsalardı, yaşlılar avlanabilirdi. Ama kaç tane hayvan kaldığını bile bilmiyoruz.
Safari avı firmalarına 2006’da 200 milyon dolar kazandırdığı belirtilen sektörün, günümüzde 400 milyon doları geçtiği tahmin ediliyor. Economics at Large tarafından Şubat 2013’te yayımlanan rapora göre, elde edilen gelir en ihtiyacı olan insanlara ulaşmıyor. Uluslararası Koruma Birliği ise paranın doğayı korumanın yanından bile geçmediğini savunuyor.
Lion Alert derneği ve Smithsonian’ın dikkatini çektiği bir nokta, Safari avı turizmini öldürücü olmaktan uzaklaştırabilir: Aslan fotoğraflama turizmi, avlanmadan iki kat getiri sağlıyor. Lion Alert’e göre, fotoğrafçılık, avcılığa kıyasla istihdamı 39 kat artırabilir.
Birilerinin karar vermesi gerek
Safari avcılığının Cecil ile geldiği noktanın ötesi şu an bilinmiyor ama Afrika ülkeleri başta olmak üzere bu konuda acilen karar alınması, aslan ve leopar gibi birçok hayvanın 2050’yi görebilmesi için çok önemli. Aksi takdirde, Kenya başta olmak üzere birçok ülkede aslanlar 2020’yi bile göremeyecek.
Aslanların dünya genelinde 1950 yılında 400 bin olan nüfusları, bugün en iyi ihtimalle 32-35 bin arasında. Kenya’da sayıları 2012’de 2,000’e geriledi ve her yıl yaklaşık 100 tanesi daha ölüyor.
Kaplan sayısı, 1900 yılından bu yana Türkiye’den Malezya’ya olan coğrafyada yüzde 95 azaldı. Bugün sayıları 4 ila 7 bin arasında. Bir zamanlar 44 Afrika ve Asya ülkesinde yaşayan çitalar ise 10 binin altına düştü.
Teknoloji birçok yöntemle hayvanları korumaya çalışıyor. Ancak mevcut tablo değişmezse yeni nesiller sadece hologramlarını izleyecek. Dahası, ekosistem alt üst olacak.