Hong Konglu araştırmacılar Pazartesi günü, ilk kez bir hastanın ikinci kez COVID-19 enfeksiyonu kaptığını belirledi. Bu durum, ister doğal yoldan ister aşı ile edinilsin, bağışıklığın dayanıklılığı hakkında soruları gündeme getirdi.
Hong Kong Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mikrobiyolog ve yakında yayınlanacak bir çalışmanın baş yazarı Kelvin Kai-Wang To, “Çalışmamız, COVID enfeksiyonuna karşı bağışıklığın ömür boyu olmadığını kanıtlıyor. Aslında, yeniden enfeksiyon çok hızlı gerçekleşebilir” ifadesini kullandı.
Kelvin Kai-Wang To, AFP’de bir röportajda “COVID-19 hastaları iyileştikten sonra tekrar hasta olmayacaklarını düşünmemelidirler” açıklamasında bulundu. To, virüsten kurtulmuş insanların bile sosyal mesafe almalarını, maske takmalarını ve ellerini yıkamalarını tavsiye etti. Bazı semptomlardan şüphelenirlerse de tekrar test yaptırmalarını belirtti.
“İki viral imza tamamen farklıydı”
İkinci kez enfeksiyon tespit edilen vaka, 33 yaşındaki bir Hong Kong sakini. Vaka Temmuz başında Avrupa’dan dönerken Hong Kong havaalanında zorunlu taramadan geçtiğinde durumu ortaya çıktı. PCR testi pozitif çıkan vaka için sonuç bir sürpriz oldu çünkü adam dört buçuk ay önce enfeksiyona yakalanmış ve iyileşmişti. Özellikle enfeksiyondan bu kadar kısa bir süre sonra bağışıklığa sahip olduğu varsayıldı.
To ve ekibi, nüksetme yaşayıp yaşamadığını veya yeniden enfekte olup olmadığını öğrenmek için iki virüs varyantlarını sıraladı ve genomlarını (veya genetik kodlamasını) karşılaştırdı.
İki viral imza “tamamen farklıydı” ve farklı koronavirüs soylarına ve sınıflarına aitti.
Birincisi Mart ve Nisan aylarında toplanan varyantlara yakından benziyordu ve ikinci varyant, temmuz ve ağustos aylarında -hastanın yeni ziyaret ettiği- Avrupa’da bulunan virüsle eşleşti.
“Virüs her an mutasyona uğruyor” ifadesinde bulundu To ve ekledi: “Hastanın ilk enfeksiyon sırasında ikinci virüsü kapmış olma ihtimali çok düşük.”
Bu nedenle havaalanında pozitif testten kısa süre sonra alınan kan örneğinin herhangi bir antikor gözlemlenmemiş olması, ikinci virüsün aylardır fark edilmeden kalmadığının başka bir örneğidir.
Welcome Sanger Enstitüsü’nde COVID-19 Genom Projesi için kıdemli bilimsel danışmanı Jeffrey Barret, çalışma hakkında “Bu önceki araştırmaların bazılarına göre yeniden enfekte olmanın kesinlikle güçlü bir kanıtıdır, çünkü virüsün genom dizisini iki enfeksiyonu ayırmak için kullanılır” yorumunda bulundu.
“Normal bir hayata dönebilmek için virüsü neredeyse yok etme stratejisine geri dönmemiz gerekecek”
Şu ana kadar, birçok yeniden enfeksiyon vaka şüphelisi olmuştu fakat hiçbiri virüsün gizli kalma ve haftalar-aylar sonra yeniden ortaya çıkma olasılığını yok edememişti.
Fakat uzmanlar, tıp dergisi Clinical Infectious Diseases’da yayınlanacak yeni bulgulardan dünyanın ne kadar alarma geçmesi gerektiği konusunda farklı görüşe sahipler.
Exeter Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bir kıdemli klinik öğretim görevlisi olan David Strain, “Bu iki nedenden dolayı endişe verici bir bulgu” şeklinde belirtti.
Strain, “Önceki enfeksiyonların koruyucu olmadığını öne sürüyor. Aynı zamanda aşıların beklediğimiz umudu sağlamama olasılığını da arttırıyor” dedi.
Eğer antikorlar kalıcı koruma sağlamazsa, “Normal bir hayata dönebilmek için virüsü neredeyse yok etme stratejisine geri dönmemiz gerekecek” diye ekledi.
Aynı şekilde To, aşı geliştiren bilim insanlarının sadece bağışıklık cevabına bakmayıp, enfeksiyondan korunma süresine de bakmaları gerektiğini söyledi.
“COVID-19 aşıları geliştirme yönündeki küresel çaba boşa çıkmamalıdır”
Diğer araştırmacılar, ortaya çıkarılan vakanın çok daha nadir olduğunu öne sürdüler.
London School of Hygiene & Tropical Medicine’den mikrobiyolog Brendan Wren, “Virüsün zamanla doğal olarak mutasyona uğraması bekleniyor. Bu, çok nadir görülen bir yeniden enfeksiyon örneğidir ve COVID-19 aşıları geliştirme yönündeki küresel çabayı boşa çıkarmamalıdır” ifadesinde bulundu.
Barrett de ona katıldı ve “Bu çok nadir olabilir ve ikinci enfeksiyonlar meydana geldiklerinde ciddi olmayabilir” ifadesini kullandı.
Aslında, Hong Konglu hastanın yeniden enfekte olması tamamen semptomatik değildi. Fakat bu, böyle bir sonucun şüphelenilenden daha yaygın olabileceği anlamına da gelebilir. To, “İnsanlar, özellikle herhangi bir semptoma sahip değillerse, iyileştikten sonra her zaman test yaptırmazlar” dedi.