Perşembe, Kasım 21, 2024
More

    Yıldızlararası Ziyaretçi Oumuamua’nın “Görünmeyen” Bir Kuyruğu Olabilir

    Gökbilimciler, son yılların en büyük kozmik gizemlerinden birini temsil eden Oumuamua’nın (oh-MOO-a-MOO-a) bileşimini en yeni astrofizik analizlerin ardından ortaya çıkarmış olabilir.

    Hawaii dilinde “uzaklardan gelen ilk mesajcı” anlamına gelen Oumuamua, dev bir “donmuş moleküler hidrojen” parçası olabilir. Astrophysical Journal Letters dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, galaksimiz Oumuamua gibi gizeli gök cisimlerinden daha birçoğunu içeriyor olabilir.

    İlk kez 19 Ekim 2017 tarihinde keşfedilen Oumuamua, genişliğinin 10 katı uzunluğu ile bugüne dek rastlanmamış bir göktaşını temsil ediyordu. Ne bir asteroit gibi ne de bir kuyrukluyıldız olduğu düşünülen gök cisminin izlediği rota, yıldızlararası uzaydan geldiğine işaret ediyordu. Yakın geçmişte yapılan araştırmalar, Oumuamua’nın antik zamanlarda yaşanmış bir çarpışma sonucu Dünya benzeri bir gezegenden kopmuş enkaz parçası olabileceğini göstermişti.

    Buzul yüzeyleri bulunan kuyrukluyıldızlar güneş ışınlarına maruz kaldığı zaman buharlaşarak arkalarında bir kuyruk bırakarak ilerliyorlar. Ancak Oumuamua’da hiçbir gaz çıkışı gözlemlenmedi. Bunun üzerine Chicago ve Yale üniversitelerindeki araştırmacılar yıldızlararası göktaşının kuyruğunu Dünya’daki teleskoplarla göremiyor olabileceğimiz düşüncesine vardı.

    Araştırmada yer alan Darrly Seligman, “Oumuamua’nın hızlanmasını açıklayan tek faktörün bulundurması gereken moleküler hidrojen olduğunu” söyledi.

    Moleküler hidrojen (H2) mutlak sıfırdan çok az daha yüksek sıcaklıklarda ortaya çıkıyor ve ışın yansıtmadığı gibi yanarken de parlamıyor. Bu da, Oumuamua’nın kozmik yolculuğu boyunca olası kuyruğunu neden göremediğimizi açıklıyor olabilir. Araştırmacılar, Oumuamua’nın sıradışı yolculuğunu önemli miktarda süblimleşme (maddenin katıdan gaza geçişi) yolu ile elde ettiğini düşünüyor.

    Oumuamua yakıtını nereden aldı?

    Galaksimizde moleküler hidrojenin oluştuğu birkaç nokta bulunuyor. Bu yerlerden bir tanesi, yıldızların doğumunu tetikleyen dev donmuş hidrojen ve helyum bulutlarının yoğun çekirdekleri. Bilim insanları, bu devasa bulutların çekirdeklerini bugüne kadar görmeyi başaramadı. Seligman’a göre bu bölgeler “galaksideki en antik, ilkel yapıları” temsil ediyor.

    Seligman, “donmuş hidrojen ve helyum bulutlarının içinde bilinmeyen birçok şey olması gerektiğini ve galaksinin ‘karanlık hidrojen buzullar’ ile dolu olduğunu düşündüklerini” belirtti. Ona göre bunun düşüncesi bile çok heyecan verici.

    Oumuamua, belki de bizlere karanlık kozmik buzulların yer aldığı yıldızlararası bölgelerden gelen tek ziyaretçi.

    Seligman, “Sanki Oumuamua galaksi tarafından inşa edildi ve postayla bize gönderildi” diyor.

    Oumuamua’nın sıradışı şekli ise gökcisminin milyonlarca yıl sürdüğü düşünülen kozmik yolculuğunun bir sonucu olarak görülüyor. Güneş Sistemi’ne ulaştığı ana kadar maruz kaldığı yoğun radyasyon ve kozmik enerji dalgaları nedeniyle fazlasıyla hırpalanan Oumuamua, nihayetinde bu enerjiler tarafından “ön cama çarpan bir böcek gibi” ezildi.

    Seligman, aynı durumu kalıp sabun ile açıklıyor. İlk başta dikdörtgen olan sabun kullanıldıkça büzülerek uzunlamasına bir hal alıyor. Seligman ve meslektaşarı, galaksimizde Oumuamua benzeri çok fazla cisim olabileceğini ve yıldız ile gezegen oluşumundan arta kalmış olabilecek bu cisimleri yakın gelecekte yer teleskopları ile tespit edebileceğimizi ifade etti.

    EN COK OKUNANLAR

    İlgili Makaleler