ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarında Japonya’ya attığı iki atom bombasından birden kurtulmayı başaran Tsutomu Yamaguchi, nükleer felaketin en nadir görgü tanığıydı.
ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki kentlerine attığı iki atom bombasından yaklaşık 260 bin insan kurtuldu. Bir tanesi, her iki patlamadan birden kurtulan insan olarak tarihe geçti: Tsutomu Yamaguchi.
Yamaguchi, Hiroşima’ya bomba düşmeden kısa bir süre önce kentten ayrılmak için hazırlık yapıyordu. 29 yaşındaki donanma mühendisi, çalışanı olduğu Mitsubishi için üç aylık bir iş seyahatindeydi ve 6 Ağustos 1945, Hiroşima’daki son günüydü. Yamaguchi ve meslektaşları geride kalan ayları yeni bir petrol tankerinin tasarımı için günler boyu çalışarak geçirmişti. Yamaguchi bunaltıcı yaz aylarının ardından eşi Hisako ve oğlu Katsutoshi’yi göreceği anı iple çekiyordu.
Yamaguchi, yola çıkacakları günün sabahı saat 08:15’te Mitsubishi’nin tersanesine son bir kez uğradı. Burada, gökyüzündeki bir uçağın sesini duydu. Kafasını kaldırıp gökyüzüne baktığında bir B-29 bombardıman uçağı paraşüte bağlı bir nesneyi aşağı bıraktı. Kısa bir süre sonra gökyüzü bir kör edici parlama ile kaplandı. Yamaguchi, tanık olduğu sahneyi “magnezyum alevinden dev bir yıldırıma” benzetmişti. Yamaguchi kendisini anında gözüne denk gelen bir hendeğin içine attı. Ardından, kulakları sağır eden bir patlama duyuldu. Patlamanın neden olduğu şok dalgası o kadar kuvvetliydi ki, Yamaguchi saklandığı hendekten bir hortuma yakalanmış gibi havaya yükseldi ve yakınlardaki bir patates tarlasına uçtu. Nükleer bombaya, patlama merkezini temsil eden sıfır noktasına 3 kilometreden daha yakın bir yerde yakalanmıştı.
Yaşadıklarını ilk kez İngiliz The Times gazetesine anlatan Yamaguchi, “Ne olduğunu bilmiyordum… Bir süre kendimden geçtiğimi sandım. Gözlerimi açtığımda her şey kapkaranlıktı ve çok iyi göremiyordum. Sanki sinemada görüntünün gösterilmesinden önce sesleri duymaya başladığınız ilk sahne öncesi gibiydi” demişti.
Atom bombası göğe o kadar fazla toz ve enkaz kaldırmıştı ki, güneş görünmez hale gelmişti. Yamaguchi gökyüzünden yağan küllerle kaplanmıştı ve tek görebildiği Hiroşima üzerinde yükselen dev bir mantar bulutuydu. Yüzü ve kolları ileri derecede yanmıştı ve her iki kulak zarı patlamıştı.
Yamaguchi, kendisine geldikten sonra Mitsubishi tersanesinden geriye kalan enkaza doğru yürüdü. Orada, her ikisi de patlamadan kurtulan meslektaşları Akira Iwanaga ve Kuniyoshi Sato’yu gördü. O gece bir sığınakta berbat bir gece geçiren üç meslektaş, ertesi gün halen çalıştığını öğrendikleri tren istasyonuna doğru yol almaya başladı. Bu süreçte, binaların harabeye dönüştüğü, kömürleşmiş ve erimiş cesetlerin kapladığı sokakları ile Hiroşima’nın ne hale geldiğine tanık oldular. Bir nehre ulaştıklarında köprünün iki ucundan çevrilmiş bir piteti andıran enkaza dönüştüğünü gördüler. Yamaguchi, karşıya geçmek için cesetlerle dolu nehirde yüzmek zorunda kaldı. Tren istasyonuna ulaştıklarında, doğduğu kent Nagazaki’ye gidebilmek için yanmış ve korkudan aklını kaçırmış insanların doldurduğu bir trene bindi.
Deli olmakla suçlandı
Yamaguchi eşi ve çocuğuna kavuşmuştu. Patlamanın ardından 16 saat geçtikten sonra dönemin ABD Başkanı Harry Truman atom bombasının varlığına dair ilk açıklamayı yaptı. Truman bombayı, “Evrenin temel kuvvetini dizginlemek” olarak yorumladı ve “Güneşin enerjisini aldığı kuvvet uzakdoğuya savaşı getirenlerin üzerine bırakıldı” dedi.
“Enola Gay” adındaki B-29 bombardıman uçağı Pasifik Okyanusu’ndaki Tinian adasından havalanmış ve yaklaşık 2,400 km uçtuktan sonra “Little Boy” adlı bombayı Hiroşima üzerine bırakmıştı. Patlama 80 bin kişiyi anında öldürürken, izleyen haftalarda yaralı on binlerce kişi daha ölü sayısına eklendi. Truman, Japonya’nın teslim olmaması halinde “gökyüzünden bir yıkım yağmuru beklemesi gerektiğini, bunun tarihte benzeri görülmemiş bir yıkım olacağını” söyledi.
Yamaguchi, Nagazaki’ye 8 Ağustos sabahı erken saatlerde ulaştı ve hastanede yaralarını sardırdı. Kendisiyle ilgilenen doktor mezun olduğu okuldan bir sınıf arkadaşıydı. Yamaguchi’nin yüzü ve ellerindeki yanıkların neden olduğu karaltıdan dolayı arkadaşını tanımamıştı. Aslında, Yamaguchi’yi karısı ve çocuğu da tanımadı. Eve sargılar halinde döndüğünde, annesi onun bir hayalet olduğunu sandı.
Her ne kadar hareket etmekte zorlansa da, Yamaguchi 9 Ağustos 1945 sabahı yataktan kalkmayı başardı ve Mitsubishi’nin Nagazaki bürosuna gitti. Saat 11’de, kendisini bir toplantıda buldu. Şirket sahibi kendisinden Hiroşima’da ne olduğuna dair bilgi istiyordu. Genç mühendis yaşadıklarını bir bir anlattı: Gözleri kör eden parlama, kulakları sağır eden patlama ve korkunç yıkım. Üstleri Yamaguchi’nin deli olduğunu düşündü. Tek bir bomba koca bir şehri nasıl yok edebilirdi?
Yamaguchi gücü yettiği kadar karşısındakilere ne yaşadığını anlatmaya çalışırken, dışarıda gözleri kör eden bir patlama yaşandı. Yamaguchi, şok dalgası ofisin pencerelerini parçalayıp enkazla beraber her yere çarpmadan önce kendisini masanın altına attı. The Independent’a yaptığı açıklamada, “O an Hiroşima’daki mantar bulutunun beni izlediğini düşündüm” demişti.
Nagazaki’ye atılan atom bombası ilkinden çok daha güçlüydü. Ancak Yamaguchi sonradan öğrendi ki şehrin tepelerle dolu arazisi ve ofisteki çelik destekli merdivenler patlamanın şiddetini bastırmıştı. Sargıları uçup gitmişti ve kansere neden olacak yüksek dozda rasyasyona ikinci kez maruz kalmıştı. Yine de fiziksel olarak ayağa kalkabilecek durumdaydı. Sadece üç gün içinde ikinci kez bir atom bombasına 3 kilometreden yakın bir mesafede yakalanmıştı. Ve ikinci kez hayatta kalmayı başarmıştı.
Geride sadece iskeleti kalan Mitsubishi bürosundan çıktıktan sonra, Yamaguchi son gücüyle enkaza dönen Nagazaki sokaklarında koşarak evine gitti. Evinin bir kısmının yıkıldığını gördüğünde aklına en korktuğu olasılık geldi. Ancak korktuğu başına gelmedi ve karısı ile oğlunun hafif yaralar ile patlamayı atlattıklarını gördü. Bomba patlamadan önce karısı, henüz bebek olan oğlunu alarak Yamaguchi için yarasına iyi gelecek bir yağ aramaya çıkmıştı. Patlama ile anında bir tünele sığındılar ve kurtulmayı başardılar. Eğer Yamaguchi Hiroşima’da yaralanmış olmasaydı, ailesi muhtemelen patlamaya evde yakalanacak ve öleceklerdi.
İlerleyen günlerde Yamaguchi maruz kaldığı radyasyonun etkilerine maruz kalmaya başladı. Saçları döküldü, kollarındaki yaralar kangrene dönüştü ve durmadan kustu. Japonya İmparatoru Hirohito 15 Ağustos’ta teslim olduklarını açıkladığında, ailesi ile bir yeraltı sığınağındaydı. Yamaguchi, The Times’a yaptığı açıklamada, “O an hiçbir şey hissetmedim… Ne üzgün ne de mutluydum. Çok yüksek ateşim vardı ve neredeyse hiçbir şey yiyemiyordum, zar zor su içebiliyordum. Ölmek üzere olduğumu hissediyordum” demişti.
İki atom bombasına maruz kalan tek insan değildi
Atom bombasının saçtığı radyasyona maruz kalan birçok kişi gibi Yamaguchi’de zamanla iyileşti ve normal bir hayata dönüş yaptı. İlerleyen yıllarda Japonya’da işgal kuvveti olarak bulunan ABD ordusuna çevirmenlik yaptı ve bir süre öğretmenliğe yöneldi. Nihayetinde, tekrar Mitsubishi’de mühendis olarak çalışmaya başladı. Eşi ile 1950’lerde iki kız çocuğu olan Yamaguchi, Hiroşima ve Nagazaki’de yaşadığı kıyametten farksız anıların travmasını şiir yazarak aşmaya çalıştı. 2000’li yılların başına kadar, tecrübeleri hakkında açıkça konuşmayı reddetti. Ömrünün son yıllarında anılarını içeren bir kitap yayınladı ve silahlanma karşıtı eylemlere destek verdi. 2006’da New York’a giden Yamaguchi, Birleşmiş Milletler’de (BM) silahlanma karşıtı konuşma yaptı. Konuşmasında, “Atom bombasını iki kere yaşamış ve kurtulmuş biri olarak bu konuda konuşmak benim kaderim” ifadesini kullandı.
Tsutomu Yamaguchi, iki atom bombasından birden kurtulan tek insan da değildi. Meslektaşları Akira Iwanaga ve Kuniyoshi Sato da ikinci bomba patladığında Nagazaki’deydi. Ayrıca, Hiroşima’da bomba patladığında sıfır noktasından sadece 800 metre mesafede bulunan uçurtma yapıcısı Shigeyoshi Morimoto da iki patlamadan da sağ çıkmıştı. Tarihi kayıtlar, her iki patlamadan kıl payı kurtulan 165 kişi tespit etmiş olsa da, Yamaguchi Japon devleti tarafından “nijyuu hibakusha” (iki kere bombalanmış insan) ilan edilen tek kişi. 2009’da bu unvanı alan Yamaguchi, bir yıl sonra hayata gözlerini yumdu.