Pazar, Aralık 22, 2024
More

    Kanseri Tamamen Ortadan Kaldırmak Mümkün Mü?

    Klasik bir başlangıç olacak, ancak kanserin tanımını yapmadan, basitleştirmeden olmaz. Kanser; vücudumuzda neredeyse her gün gerçekleşme riski olan bir tür komplikasyon. Hücrelerimiz gün içinde ve uykuda bölünme esnasında çeşitli kontrol noktalarından ve bir dizi işlemden geçerek mitoz bölünmeye kadar ilerler. Bu aşamalara kısaca  hücre döngüsü diyoruz. Hücre döngüsünün kontrol veya diğer noktalarında meydana gelen çeşitli mutasyonlar ve istenmeyen değişimler sonucu kanserin tohumları ekilmiş oluyor. Dolayısıyla bu tohumları temizleyemeyen sistemimiz hücrede, dokuda bu tarz mutasyonları biriktiriyor ve sonuçta kontrolsüz bölünen, kitle oluşturmaya ve vücut fonksiyonlarını aksatmaya müsait bir yapı oluşuyor. İşte bu yapıya genel manada kanser diyoruz.

    Tabii bu tanımı daha çok açabilir ve içeriğini karıştırabiliriz ancak bu kadarı yeterli olacaktır. Kanser ve onunla ilgili konuları çalışan bilim insanı sayısı toplam bilim insanı sayısının yaklaşık üçte biri. İlginçtir ki bu sayıya rağmen açıklanamayan bir çok durum ve gelişme mevcuttur.

    Bu araştırmacılar alanlaşmaya giderek küçük dallar altında bir çok konuyu incelemektedirler. Örneğin kanserin enerji metabolizması, kanser ve epigenetik modifikasyonlar, kanser kök hücresi, kanserin mikroçevresi ve daha nice konular, alanlaşmalar mevcut. Bu demek oluyor ki dört koldan saldırmaktayız. Ancak yeterli mi ?

    Maalesef değil, ölüm oranlarını ve istatistikleri durduramıyoruz. 2012’de yaklaşık 14 milyon yeni kanser vakası saptandığı düşünülürse, önümüzdeki 20 yılda yeni kanser vakaları “yüzde 70 artabilir”. Onu çözmeye çalışmak kadar ona yakalanmamanın yollarını keşfetmekte bir çözüm tabikide.

    Tedavilerde son 40 yıl içerisinde oldukça gelişmiş bir durumda. Kişiye özel terapiler ön plana çıkarken, kemo ve radyoterapideki devrimsel değişimler gözler önüne seriliyor. Hasar odaklı tedavi artık daha olanaklı hale geldi. Yani artık kemoterapiler daha çok kansere saldıracak hastaya ise daha az zarar verecek. Tabi bunların yanında CRISPR’dan söz etmeden geçemeyiz, Car-T tedavisi sayesinde kişinin kendi bağışıklık hücrelerini (T-cell) programlayıp, tekrardan kişiye geri verdiğimizde kanser tedavisinde muhteşem sonuçlar alamamızı sağlayan bu yönteminde tabii olumsuz tarafları var. Çeşitli nüksler ve viral bir tedavi yöntemi olduğu için komplikasyonlar gözlenebilmektedir. Tabi olmazsa olmazlardan biride cerrahi tedavilerdir. Kanser tedavisinde en çok başvurulan yöntemlerden biri olan cerrahi yöntemler, ilk ve orta aşamada gözlemlenebilen hastalarda uygulanmakta ve oldukça pozitif etkiler gösterebilmektedir.

    Her şey bir yana maalesef bu tedavileri olan bir çok insan hayatının ilerleyen evrelerinde kanserin nüks etmesi gibi problemlerle karşılaşıyor. Maalesef ki bu nüksler genelde daha agresif ve metastatik yapılı olup hastayı daha hızlı öldürebiliyor.

    Bir konu daha var ki asıl can alıcı nokta işte burası; KANSER KÖK HÜCRE. (Kanser kök hücre ile ilgili önceki ve daha detaylı olan konuyu bu cümleye tıklayarak okuyabilirsiniz) Özetle şöyle söylenebilir, kanser nükslerinin %90’nını oluşturan henüz daha yeni aydınlatılabilmiş bir bölüm. Cerrahi operasyonlar sonucu doktor tüm solid tümörü alır. Daha sonra ise hastaya Azot terapisi uygular. Ancak hasta kısa bir süre içinde (1 hafta) nüks yaşar ve hayatını aniden kaybeder. Çünkü cerrahi operasyonla alınan bölgede bulunan KKH’lar maalesef kendilerine genişleyebilecekleri boş bir alan yaratıldığını fark eder ve normalden daha da hızlı bir şekilde yayılır ve gelişirler. Sonuç ise mutlak ölüm. Tabi KKH’ları hedef alan bazı genetik tedaviler mevcut ancak daha işin çok başındayız (insanlık).

    Dolayısıyla şu kanıdayım; kanserin tamamen çözüme kavuşması gibi bir durum asla gerçekleşmeyecek. Tıp hangi noktaya gelirse gelsin. Ancak gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki günün birinde kanser, diyabet gibi daha normalize olmuş bir rahatsızlık haline gelecek. Tedavisi tam olamayacak ancak, biz insanlar onunla yaşamayı öğreneceğiz. Zaten bugün mevcut geliştirilen tedaviler hastaların uzun sağkalımlara sahip olabilmeleri için geliştirilmektedir.

    -Science is Everything-

    EN COK OKUNANLAR

    İlgili Makaleler