Fareler üzerinde yapılan deneyler, doğal olarak oluşan virüsün beyin tümörünü ciddi ölçüde engellediğini gösterdi.
Çalışmasının asıl konusu virüsün beyin kan bariyerini geçip tümöre spesifik saldırı gerçekleştirebilme yeteneğini ölçmek üzerineydi. Ancak araştırmacılar daha fazlasını elde ettiler, virüs kanserli dokuya saldırmakla kalmıyor aynı zamanda vücudun immün sistemini o bölgeye çekerek tümör ile savaşta önemli bir adım daha kaydedilmesini sağlıyor.
Farelerle yapılan klinik öncesi deneyler, doğal olarak meydana gelen bu virüsün diğer tedavilerle birlikte kullanılabileceği ayrıca yeni bir kanser tedavisi içinde oldukça iyi bir potansiyele sahip olduğu gözlendi.
Kullandıkları virüs, daha önce kanser tedavisi potansiyeli gösteren, onkolitik (Kanserleşmeye yatkın) bir virüs olarak bilinen bir türdür.
Bu virüs memeli ortovirüs tip 3 olarak adlandırıldı. Ayrıca RNA virüsleri ailesine aittir. Öncelikle hedefini tümör hücrelerinin oluşturduğu ve sağlıklı hücrelere ise gözle görülür bir zarar vermediği kayıtlara geçmiştir.
Daha önce deneyler yapılarak mekanizma anlaşılmıştır. Ancak bu mekanizmayı beyin tümörü üzerinde ilk kez Leeds Üniversitesi araştırmacıları gösterilmiştir. Çalışmada bu adımın önemi çokça vurgulanmıştır. Çünkü reovirüslerin beyini patojenlere karşı koruyan kan-beyin bariyerini geçemeyecekleri düşünülmekteydi.
Yazar Adel Samson diyor ki; “İlk kez bir terapötik virüsün kan-beyin bariyerini geçebileciğinin gösterilmesi, daha agresif seyir gösteren veya nüks eden beyin tümörlerinin bu yolla ve immünoterapi ile tedavi edilebileceğini göstermiştir.”
Dokuz hasta, tek doz intravenöz damla yoluyla virüs ile enjekte edilmek için seçildi. Hepsi ya vücudun diğer bölgelerine yayılmış beyin tümörlerine ya da hızlı büyüyen gliomalara sahipti – tedavi edilmesi güç olan ve kötü prognoza sahip bir beyin tümörü söz konusuydu.
Tüm denekler için reovirüs tedavisi uygulandı ve bunu takip eden günlerde cerrahi operasyon ile beyin tümörlerinin çıkarılması planlandı.
Araştırmacılar, hastalardan aldıkları reovirüsü tedavi uygulanmış beyin tümörü örneklerini, sadece cerrahi tedavi almış hastaların beyin tümörü ile karşılaştırdılar.
Araştırmacılar virüsün, deneme hastalarının tümör örneklerinde bulunduğunu ve virüsün kansere ulaştığını açıkça gösterdi.
Ayrıca dokuda yüksek miktarda interferon molekülüne ve immün sistem proteinlerine rastlandı. Ekip, “bu interferonların tümörle savaşmak için bölgeye beyaz kan hücrelerini çektiğini ifade ediyor.”
Alan Melcher diyor ki; “Bizim immün sistemimiz kanser hücrelerini tanımakta güçlük çeker. Çünkü kanser hücreleri kendilerini bir miktar normal doku hücrelerine benzetirler ve bu şekilde kısmen immün ataktan kaçarlar ve göz ardı edilebilirler. Ama biz burada virüs yardımıyla immün sistemi kanserli dokuya yönlendirebildik.”
“bizim bu çalışmamızdaki temel amacımız reovirüs ile beyindeki kanserli dokuyu enfekte etmek. Ve en önemli kısmı reovirüs ile enfekte edilmiş beyin tümöründe gözle görülür bir immün sistem aktivitesi oluştuğu gözlenmiş.”
Bu bulgular, kemoterapi ve radyoterapiye ek olarak hastalara reovirüs tedavisi verildiği bir klinik denemede halihazırda uygulanmaktadır. Bir hastanın tedavisi zaten devam ediyor – glioblastomunu tedavi etmek için 16 doz reovirüs verildi.
Çoklu dozlar verilmesinin nedeni virüsün bağışıklık sistemini harekete geçirme şeklidir. Bu klinik çalışma, kanserin grip benzeri yan etkiler yarattığından ve standart tedavileri daha etkili hale getirip getirmediğinden kanser hastalarının tedaviyi ne kadar iyi tolere edebileceğini belirleyecektir.
“Umudumuz, virüsün vücudun tümöre karşı bağışıklık yanıtını arttırmaya yönelik ek etkisinin, standart tedavi, radyoterapi ve kemoterapi ile öldürülen tümör hücrelerinin miktarını arttıracağıdır.”
-Science is Everything-
İlginizi Çekebilir:
Kanser Hücrelerinin Süper Hızlı Enerji Üretmesini Sağlayan Faktör: Warburg Effect
Beynimiz Anılar Uydurur Mu? : Amnezi Hastası Matthew’in Ağzından…
Uyuşturucu Gerçeği: Extasy – Meth – LSD ve Daha Fazlası
Kaynak: