Tüm yaşayanların şifresi, canlılığın hammaddesi, çeşitliliğin ana kaynağı, her şeyin başlangıcının ikinci adımı, sahip olduğumuz özgün değerimiz kısaca DNA’mız. Sahip olduğumuz tüm özellikleri ona borçluyuz. Sahip olabileceklerimizin de kaynağı o. Bugün özel bir gün ‘’Dünya DNA Günü’’ sosyal medyanın en çok konuşulan konuları arasına girmeye de hak kazandı. Sizlerin de Dünya DNA gününü kutluyor ve kısaca DNA hakkında konuşup, yazıyı noktalıyoruz.
Deoksiribo Nükleik Asit (DNA)
Tüm organizmalar ve bazı virüslerin canlılık işlevleri ve biyolojik işlevlerinin gelişimi için gerekli olan genetik bilgiyi taşıyan ve içerisinde çeşitli talimatlar bulunduran nükleik asit yapısına DNA denir. DNA çeşitli biyolojik materyallerin (RNA,protein vb.) inşasında kalıp görevi görerek bilgilerinin bir kısmını veya tamamını aktarmaktadır. Dolayısıyla DNA bir reçeteye benzetilebilir. DNA’nın bu bilgilerini taşıyan kısımlarına gen adı verilir. Ama başka DNA dizilerinin yapısal işlevleri vardır (kromozomların şeklini belirlemek gibi), diğerleri ise bu genetik bilginin ne şekilde (hangi hücrelerde, hangi şartlarda) kullanılacağının düzenlenmesine yararlar.
DNA’ nın kimsayal yapısı ise nükleotit olarak adlandırılan iki uzun polimer zincirinden oluşmakta. Bu polimerlerin omurgaları, ester bağları ile birbirine bağlanmış şeker ve fosfat gruplarından meydana gelir. Bu iki iplik birbirlerine ters yönde uzanırlar. Her bir şeker grubuna baz olarak adlandırılan dört tip molekülden biri bağlıdır. DNA’nın omurgası boyunca bu bazların oluşturduğu dizi, genetik bilgiyi kodlar. Bu bazlar Adenin (A), Timin (T), Guanin (G), Sitozin (S/C) olarak adlandırılır. Protein sentezinde bu bazlar yardımıyla bilgi okunur ve aminoasit dizisinin sıralaması belirlenmiş olur. Bu süreç sırasında DNA’daki bilgi, DNA’ya benzer yapıya sahip başka bir nükleik asit olan RNA’ya kopyalanır. Bu işleme transkriksiyon denir.
DNA hakkında bu gibi kitabi bilgilere her platformdan ulaşabilirsiniz. Ancak önemli olan bu bilgiler ile neler yapılabileceğini bilmek. Yani bu bilgiler sadece mısırın hexaploid atasını oluşturmak için kullanılmıyor değil mi? Mevcut yöntemler plazmid, CRISPR, Zinc Finger vb. bir çok yöntem var. Bu yöntemler genel manada DNA’da köklü değişiklikler sağlayarak el yordamıyla düzenlenmiş DNA’ların önünü açıyor ve sahip olduğumuz kitabi bilgilerin etkin bir şekilde kullanılabilmesini sağlıyor.
Canlılar üzerinde ‘’gerekli’’ modifikasyonları yaparak yararımıza kullanmak, belirli bir enzimi üretmek, CRISPR cas9 gibi yöntemlerle kansere ve bir çok genetik kökenli hastalığa umut olmak, doğayı plastik ve mikroplastik tehdidinden koruyabilecek yeni türleri ve bunlar gibi nicesini geliştirmemizi temel olarak DNA’ya ve onun hakkında bildiklerimize borçluyuz.
İlginizi Çekebilir: Dünyayı değiştiren ‘Photo 51’ ve Rosalind Franklin’in hikayesi
-Dünya DNA Gününüz Kutlu Olsun ????–
-Science is Everything-