Pazar, Aralık 22, 2024
More

    XIX – Roswell’in perde arkası: Kozmonot ve astronotların gizli dosyaları – 1

    NASA ve Roscosmos’un uzay keşfinde elde edilen tüm bilgileri kamuoyu ile paylaşmadıkları genel bir kanı. Bu şüpheyi en çok destekleyen faktör, bugüne dek Dünya dışı varlıklarla bağlantılı bilgiler paylaşan eski astronot, kozmonot ve bilim insanları.

    1961’de Yuri Gagarin’in uzaya çıkan ilk insan olması ile ABD-Sovyet Rusya uzay çekişmesi doruğa çıktı. Ancak 1969’da Ay’a çıkılması ve ardından Mars keşiflerinin yapılması ile uzay keşfi mücadelesi bir yarışma olmaktan çıktı mı? Çünkü bırakın Mars’ın sırlarının keşfini, UFO’larla olan karşılaşmalar daha ilk uzaya çıkma deneyimi ile başlamış oldu. Uzaya çıkan ilk insan Yuri Gagarin, Dünya’ya döndükten sonra, “O şeylerin gerçek, var olduklarını biliyorum, yapabildikleri şeyler inanılmaz, eğer bana izin verilirse onlar hakkında konuşurum” dediği iddia edilmiştir.

    yuri gagarin wikipedia ile ilgili görsel sonucu
    Yuri Gagarin. [Wikipedia]

    ABD’li pilot ve kozmonotların UFO kâbusu da 1960’ların başlarında başlar. O zamanın teknoloji harikası X–15 Roket jetleri ile test uçuşları yapan pilotlar, maksimum 7,274 km hız yapabilen bu uçaklar ile UFO’larla karşılaştıklarını belirtirler. X–15 pilotluğu yapmış, ardından da Gemini ve Mercury uzay araçları ile uzaya çeşitli görevler için gönderilen Gordon Cooper, Amerika’nın UFO’lar hakkında bir şeyler açıklamaya çalışmış asi astronotlarından biridir. Cooper gördüklerini kabul ettirmekte o kadar ısrarlıydı ki bir gün BM’ye mektup yolladı ve UFO’lar konusunda çalışması yapılması gerektiği önerisinde bulundu. Bu mektup, Cooper’ın verebildiği son bilgi oldu.

    Cooper aniden sessizliğe büründü ve bir daha hiçbir açıklama yapmadı. Birçok araştırmacı ise o ve onun gibi birçok astronotun, kendilerini uzaya keşif yapmak için gönderen NASA tarafından susturulduklarına emindi. Amerika’nın en önde gelen tecrübeli ufolojistlerinden Robert O. Dean, NASA’nın kendi yetiştirdiği astronotları tehdit etmesinin bir utanç olduğunu belirtmişti. 2018 yılında vefat eden Dean, 2009’da Barcelona’da katıldığı bir seminerde NASA’nın gizlediği iddia edilen spesifik UFO gözlemleri hakkında bilgi vermişti.

    İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ABD’de UFO ihbarlarının fenomen haline gelmesi ve Project Bluebook gibi kapsamlı bir araştırmanın yürütülmesine kadar büyümesi, anlaşılacağı gibi NASA’yı kaçınılmaz olarak olayların ortasına itiyordu. Haliyle, uzay ajansı amacına odaklı görev yapmayı sürdürdü ancak birçok bilgi gizlediği, hatta Dünya dışı varlıklara ait teknolojileri sakladığı bile öne sürüldü.

    Araştırmacı Dr. Richard Haines’e göre, elindeki sırları saklamak isteyen NASA’da zamanla paranoya belirdi. Sebebi, “elde edilen yüksek ürün teknolojiyi kendilerine saklamak, olabildiğince gizli tutmaktı”. İkinci bir olasılık da, UFO’ların varlığını insanlara açıklamayarak onları koruyamayacakları bir gücün varlığından sakınmak, yani otorite kurmaktı. En son ve en güçlü olasılık ise bir silahın varlığı. Akla gelen ilk düşünce, söz konusu teknolojilerin Roswell kazası veya benzer olaylarda ele geçirildiği iddia edilen UFO’lardan alınan teknolojiler ile geliştirildiği. Kısaca UFO’ların ve uzaylıların varlığını reddetmek, aslında bu alanda elde edilen inanılmaz bilgi ve teknolojinin korunması için yapılan bir yöntem olabilir.

    [Project Bluebook]

    Ufolog Robert Dean, NASA’nın saklamaya çalıştığı bilglerin kendisinin NATO’da 1960’larda görev yaparken rastladığı türden olduğunu ve uzaylılara ait çeşitli “eşyaları” temsil ettiğini belirtti. Dean, 1963’te Paris’e geldiğini, Müttefik Gücünün En Yüksek Merkezine atandığını, 1961’de çalışılmasına başlanmış olan bir projeyi yürüten komisyona dahil edildiğini anlatıyor. Yapılan çalışmanın sebebinin “ABD’nin Rusya ile en az bir 10–15 defa savaşa girme durumuna düşmüş olmasından kaynaklandığını” belirtiyor. Dean bunun sebebinin, o senelerde Rusya üzerinde çok sayıda, metalik, oval şekilli ve yüksek kapasiteli cismin uçmasından ve Rusların bu cisimleri ABD’nin bir oyunu zannetmesinden kaynaklandığını belirtiyor. Ancak aynı zamanda, ABD bu cisimleri Rusların geliştirdiği bir teknoloji sanıyor. Dean bu cisimlerin alçaktan ancak çok yüksek bir hızda uçtuklarını belirtiyor ve sözlerini şöyle bitiriyor: “Bir süreden sonra hem biz, hem de Ruslar bu cisimlerin sahip olduğumuz teknolojiden çok daha üstün olduğunu anladık. Peki bunlar kimdi?

    Dean’a göre hükümet UFO’ların sürekli gözlemlendiği bu olaylardan dolayı, onları kullanan her kimse dünyayı rahatlıkla yok edebilecek güçte olan kimseler olduğunu fark etmişti. Dean, son 50 senedir insanlıktan bu konuda birçok bilgi saklandığını söylüyor.

    [Project Bluebook]

    Dean’ın dedikleri, ufoloji alanında araştırma yapanların rastladığı bilgi ve ipuçları ile uyuşuyor: NASA ve önde gelen devletler, uzaya çıkılmadan önce UFO’ların varlığından haberdardı. Yani, uzaya çıkılacağı zaman ne ile karşılaşacaklarını biliyorlardı. Seneler boyunca astronotların karşılaştıkları her UFO, uzaylı cisim ve uzaylı varlığın bilgilerini sakladılar. Mars’ın yüzeyinde keşfedilen yapılar da bunlardan bir tanesiydi. 1976 senesinde yapılan keşfin dışında, Kızıl Gezegen hakkında sonraki uzay araçlarının elde ettiği bilgiler kamuoyuna hiç ulaşmadı. Belki de kaza yaptığı, hasar gördüğü söylenen onca Rus ve Amerikan uzay aracı hiç hasar görmemiş, hepsi başarılı olmuştu? Dahası, 1960’ların başından itibaren bu iki ülkenin mücadele görünümü altında beraber çalışıyor olması da mümkündü.

    Samantha Cristoforetti yörüngede ne gördü?

    Cydonia görüntüleri hakkında en kapsamlı araştırmayı yapmış olan Stanley McDaniel, NASA’nın Cydonia hakkında çok önemli bilgilere sahip olduğunu, hiçbirini açıklamadığını, bilgi sunan araştırmacıların yaptıklarını da sürekli reddettiğini belirtti. McDaniel, Mars yüzeyindeki yüz resminin keşfedilmesisin ardından NASA’nın “bu görüntünün sadece ışık yanılması olduğunu savunan ikinci bir resmi elinde bulundurduğunu savunduğunu, ancak bunun bir yalan olduğunu” söylüyor.

    Mars Observer uzay aracı ise başka bir tartışma konusu. Mars yörüngesine ulaştığı anda sinyallerinin kesildiği ve görüntü göndermeyi başaramadan uzayda kaybolduğu söylenen araç, aslında bazı araştırmacılara göre hiçbir sorun yaşamadı ve görevini yaptı. Ancak NASA her şeyi sakladı (bu iddia inandırıcı olmaktan çok uzak, kabul etmek lazım). Dahası, sadece Mars’ta keşfedilenler değil, uzay istasyonlarında kaydedilen görüntüler de Dünya dışı varlıklara işaret ediyordu. Armstrong, Kovalyonok, Cooper ve Gagarin’den günümüze kadar kaç astronotun Dünya dışı varlıklara işaret eden görüntülerle karşılaştığını bilmek çok güç. Ancak yakın geçmişe ait bir video bu şüpheleri fazlasıyla güçlendiriyor.

    İtalya’nın ilk kadın astronotu Samantha Cristoforetti, Rus kozmonotlarla iletişim halindeyken çekilen görüntüler (03:20’ye dikkat).

    EN COK OKUNANLAR

    İlgili Makaleler