Cuma, Kasım 22, 2024
More

    İnsanoğlu gezegenini korumak adına gökyüzünü derinlemesine takip edecek

    ESA‘nın NELIOTA projesi kapsamında Ay’ın karanlık tarafında yapılan son gözlemler sonucu yüzeyinde ışık parlamalarının gerçekleştiği anlaşılmıştı. İncelemeler bu parlamalara ortalama sekiz dakikada bir görülebilen mikro ölçekteki asteroit çarpmalarının sebep olduğunu gösterdi.

    Bu ölçekte parlamalara neden olan nesnelerin görülebilmesi çok küçük boyutlarında dolayı imkansıza yakın olabiliyor ve inceleme çalışmalarını daha da zorlaştırıyor. Atina Ulusal Gözlemevi‘nde kurulan Kryoneri Teleskobu’ ile yürütülen bu önemli proje 2021 Ocak’a kadar uzatılacak.

    Dünya dışı uzay keşifleri kadar gezegenimizin geleceğini korumakta önemli!


    Yüzeydeki parlamaların üzerinde çalışmak oldukça zor bir iş. Bunun temelinde yatan neden ise parlamaların saniyelik olaylar olması. Saniyenin daha küçük birimlerine kadar inebilen parlamalar tespit edilmelerini zorlaştırıyor. Mesela milisaniye, mikrosaniye ve nanosaniye gibi küçük birimlere kadar düşen saniyelik olaylar buna örnek olarak gösterilebilir.

    SMART-1 kamerasından elde edilen Ay’ın güney kutbundaki Shackleton krateri görüntüsü.[ESA]
    Bilim insanları sadece Ay ve tarihi geçmişi hakkında değil, aynı zamanda Dünya ve geleceği hakkında da bize sağlayabileceği bilgiler için şu an büyük ilgi gören Ay parlamalarını inceliyorlar.

    NELIOTA, Ay’daki çarpmaları gözlemleyerek Dünya’ya yakın nesnelerin (göktaşları, asteroitler ve kuyrukluyıldızların) büyüklüğünü ve dağılımını belirlemeyi amaçlıyor. Bu bilgi sayesinde çeşitli uzay kayalarının Dünya’ya çarpma riski daha iyi anlaşılabilir.

    DÜNYA DIŞI YAŞAMI BULMAK İÇİN ‘OLAĞANÜSTÜ KANITLAR’ GEREKLİ.

    Ay’daki en geniş gözümüz!


    Şubat 2017’de Ay’ı izlemek için dünyanın en büyük teleskobu olan 1.200 metrelik ‘Kryoneri Teleskobu’ ile Ay’daki parlamalar 22 aylık bir gözlem seferberliğiyle başlamış oldu.

    Kryoneri Rasathanesi -gezegenimizin Ay’daki en geniş gözü.[ESA]
    Bugüne kadar elverişli şartların imkan verdiği 90 saatlik gözlem süresince, 55 ay çarpması olayı gözlemlenmiş olup bu verilerden yola çıkarak bilim insanları, Ay’ın tüm yüzeyinde ortalama saatte yaklaşık sekiz parlama olduğunu tahmin ediyorlar. Bu gözlem seferberliğinin 2021‘e kadar uzatılmasıyla, elde edilecek çokca veri sayesinde çarpma istatistikleri de geliştirilecek.

    Avrupa Uzay Ajansı (ESA) :

    Ay çarpmalarından kaynaklanan ışık parlamaları, Ay’dan yansıyan Güneş ışığından çok daha sönük. Bu nedenle, Ay’ın karanlık tarafındaki bu çarpmaları sadece Yeni Ay, İlk Dördün ve Son Dördün ile Yeni Ay arasında gözlemleyebiliriz. Ayrıca uydumuz Ay’ın ufuk çizgisinin üzerinde olması gerekiyor, ve gözlemlerden başarılı sonuçlar alabilmek için NELIOTA projesinde kullanılan ‘Andor Zyla sCMOS’ gibi hızlı bir kamera gerekiyor.

    NELIOTA projesinin bir başka özelliği de Ay’ı fotometrik dalga olarak izlemesi. Bu yeteneği sayesinde parlamaların meydana geldiği zaman Ay’a çarpan ışıkların yanıp sönme sıcaklığını 1300 santigrat dereceden 3.000’e kadar belirleyebiliyor ve böylesine yüksek ısıların ancak mikro ölçekli meteoritlerin ve asteroitlerin Ay yüzeyine çarpması sonucunda oluşabildiğini gösteriyor.

    Artık gökyüzünde daha güçlü ekipmanlarımız var!


    En az bin yıl boyunca, insanlar Ay’ın bazı bölgelerini aydınlatan parlamaların olduğunu iddia etmişler. Yakın geçmişte, yani son zamanlarda bu parlamaların büyüklüğü, hızı ve sıklığını ayırt edebilecek kadar güçlü teleskoplar ve kameralarımız vardı.

    Gezegenimiz yaşamın varlığı boyunca uzayda bulunan nesnelerden gelen bombardıman riski ve gerçekliği ile yaşamaktaydı. Artık gökyüzümüzü her zamankinden daha yüksek ihtimaller doğrultusunda dikkatle izleyebiliyoruz.

    NELIOTA projesi tarafından tespit edilen parlamalara ait Ay yüzeyindeki çarpmaların konumları. [ESA]
    NELIOTA projesi, ESA‘nın bilim programından finanse edilmesine dayanıyor ve ESA‘nın Durumsal Uzay Farkındalığı programının heyecan verici bir parçası konumunda. Bu da potansiyel dünya tehlikelerinin izlenmesi ve anlaşılmasını iyileştirmek adına uzayda ve gezegenimizde altyapı inşa etmek anlamına geliyor.

    Program şu anda Ay’a çarpabilecek olanlar dahil olmak üzere risk taşıyan asteroitler için gökyüzünü taramada dünya çapında bir Flyeye teleskop ağı kurmaya devam ediyor.

    ESA, gezegeni korumak için Hera misyonuna güveniyor!


    ESA‘nın çok tutkulu olduğu bir konu ise temelinde asteroitlerde inceleme yapmak olan ‘Hera’ misyonu. Bir önemli kısmı, insanoğlunun ikili bir asteroit sistemine gerçekleştireceği ilk görev olma özelliğinide taşıyor olması.

    [ESA]
    Adını Yunan mitolojisindeki evlilik tanrıçasından alan misyonda uzay aracı şu an Dünya’ya yaklaşmakta olan Didymos asteroit çiftine uçacak: ‘Didymos‘ 780 metre çapında bir dağ büyüklüğünde ana gövdeye sahip ve Didymoon ismi verilen, -Büyük Giza Piramidi ile aynı büyüklükteki- 160 metrelik uydusunun yörüngesinde dönen bir asteroit.

    Daha küçük olan Didymoon, Hera misyonunun ana odağında yer alıyor. Uzay aracı uydunun yüksek çözünürlüklü görsel, lazer ve radyo bilimi haritalamasını çıkaracak. Aynı zamanda insanoğlu bugüne kadar ziyaret edilen asteroitler içerisinde en küçüğünün yüzeyinde araştırma yapmış olacak ve yüzeyi ile iç yapısı hakkında detaylı haritalar oluşturulacak.

    [ESA]
    Hera‘nın ise hedefine 2026 yılında varması bekleniyor.

    Çift Asteroid Yönlendirme Testi (DART) adlı misyonuna bağlı olarak 2022 Ekim ayında NASA bir uzay aracını asteroit ile çarpıştıracak. Bu çarpma etkisi, Didymoon‘un ana gövdesi etrafındaki yörüngesinde bir değişikliğe yol açması planlanıyor. Dünyanın dört bir yanındaki yer gözlemevleri ise çarpışmayı görebilecekler ancak bu olayın en az 11 milyon km uzakta olacak olmasıda bir başka ayrıntı olarak göze çarpıyor.

    Siz değerli okurlarımız bu haberin altına ve ayrıca #GezegeniKorumak etiketi ile görüş ve yorumlarınızı Twitter üzerinden bizi de etiketleyerek belirtebilirsiniz.

    EN COK OKUNANLAR

    İlgili Makaleler