Geçmişten günümüze kadar yapılan araştırmalar ve ortaya çıkan keşifler, önümüzdeki 10 yıl içerisinde de astronomi ve bilim dünyasında bizleri şaşırtmaya devam eden heyecan verici keşifler ile karşılaşacağımızı doğrular nitelikte. Yıldızlar, kara delikler, galaksiler ve evrimleri, ötegezegenler, karanlık madde-karanlık enerji ve tabi ki evrenimiz hakkında öğrendiklerimiz bunlardan bazıları.
Peki bundan sonraki yıllarda insanlığı başka hangi heyecan verici keşifler bekliyor olabilir?
İşte tüm bu ve bunun gibi konuları MIT’de araştırmacı olarak çalışan ve aynı zamanda NASA’nın TESS araştırma grubunda aktif olarak çalışmakta olan Türk astrofizikçi Tansu Daylan’a sorduk. DijitalX adına bu ricamızı geri çevirmeyip sorularımı samimiyetle cevaplamayı kabul eden Tansu hocamıza tekrardan teşekkürlerimi sunuyorum.
• Öncelikle biraz kendinizden bahsedebilir misiniz, Tansu Daylan kimdir, hangi araştırmalarda görev almıştır ve neler yapmıştır?
TD : Yıldız tozundan gelen ve yıldız tozuna dönecek olan, elimden geldiğince bilimsel düşünceyi topluma yaymaya çalışan, evrendeki yerimizi sorgulamayı seven bir bilim insanıyım. İstanbul’da doğdum ve büyüdüm. 2008’de Robert Kolej’den, 2013’te ODTÜ’den elektrik-elektronik mühendisliği ve fizik dallarından mezun oldum. Daha sonra Harvard’da fizik doktorası yaptım. Haziran ayından beridir de MIT’de (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) araştırmacı olarak çalışıyorum. Araştırma alanlarım astrofizik ve istatistik.
Bu seneler içerisinde SDSS isimli teleskobun, NASA’nın uzaydaki iki teleskobunun (Fermi-LAT, HST) ve bir parçacık dedektörünün (AMS-02) verilerini kullanarak araştırmalar yaptım. Şili’deki Blanco teleskobunu kullanarak galaksimizin düzlemini incelediğimiz bir gözlemsel projede yer aldım. Karanlık madde, galaksimizin merkezindeki gama ışınımı, kütleçekimsel merceklenme, değişken boyutlu çıkarım gibi konularda çalıştım. Şu an ise bir başka NASA deneyi olan TESS’in araştırma grubundayım ve ötegezegenler üzerinde çalışıyorum.
• Beyaz cüceler, nötron yıldızları ve kara delikler bizlere neler öğretebilir?
TD : Yıldızlar, kütlelerine bağlı olarak yaşamlarının sonunda bu üç sondan birine evriliyorlar. Bu nesnelerin ortak özelliği yoğunluklarının oldukça fazla olması. Beyaz cüceleri ilginç kılan, Pauli Dışarlama İlkesi sayesinde desteklenmeleri ve kütle çekimsel çöküşten kurtulmalarıdır. Büyük çoğunluğu oldukça (Beyaz gözükecek kadar!) sıcak ve tamamen soğumaları için evrenin yaşından bile daha uzun süre geçmesi gerekiyor. Nötron yıldızları çoğunlukla nötrondan oluşuyor ve beyaz cücelerden bile daha yoğunlar. Kara delikler ise o denli yoğunlar ki, uzay-zaman örgüsünün aşırı bükülmesinden dolayı kütle çekim alanlarından ışık dahi kaçamıyor.
Beyaz cüceler, kozmolojide gözlemsel bir araç sunuyor bize. Çünkü beyaz cüce bir çift yıldız sisteminin parçası ise, eşinden madde toplarken belirli bir kütlenin üzerine çıktığında Ia tipi süpernova dediğimiz oldukça yüksek enerjili patlamalar gerçekleştiriyorlar. Bu patlamaların parlaklıklarını ölçerek, evrende en büyük ölçeklerde uzunluk ölçümü yapabiliyoruz. Kara delik ve nötron yıldızlarına gelince, bunların çarpışırken ürettikleri kütle çekim dalgaları, Einstein’ın genel görelilik kuramını oldukça hassas bir şekilde test etmemizi sağlıyor. Ayrıca bu tür yoğun nesnelerin sayımını yaparak, evrende yapının nasıl oluştuğu hakkında fikir elde edebiliyoruz.
Bu arada sanki daha çok etrafındaki evren, kara deliklere bilgi öğretiyor… Çünkü kara delikler etrafındaki maddeyi, yani bilgiyi, yutuyorlar!
• Galaksimizin oluşumu ve evrimine dair genel bir fikrimiz olabilir ancak her şeyin nasıl ve niçin gerçekleştiğini anlamada halen büyük boşluklar var… Sizin fikirleriniz nedir?
TD : Elbette bilimin diğer alanlarında olduğu gibi galaksi oluşumu ve evrimi konusunda açıklayamadığımız gözlemler var. Fakat, henüz ayırıcı gözlemlerle aksini kanıtlayamadığımız, aday teoriler de var. Zaten bilim dediğimiz, bir bakıma evren hakkındaki cehaletimizin boyutunu sistematik bir şekilde incelemek ve sınırlarını belirlemek. Bilmesek de, merak etmeye ve bilgisizliğimizi azaltmak için yöntemler aramaya devam ediyoruz.
Galaksi evrimine gelince, bu konuda yakında büyük gelişmeler yaşanacağı düşünülüyor. Çünkü evrenin yapı oluşumunun başladığı, Büyük Patlama’yı takip eden birkaç yüz milyon yıl boyunca madde dağılımını doğrudan gözlemlememizi sağlayacak bir araştırma alanı (21 cm kozmolojisi) senelerdir yapılan yatırımların ilk meyvelerini vermek üzere. Bu araştırma alanında yapılmaya çalışılan ise yüksüz Hidrojen atomunun tayfsal bir izini bulmak.
Bu zayıf ama çok değerli sinyal, henüz daha ilk galaksilerin oluşup, galaksiler arası ortamı iyonize ettiği dönemi incelememizi sağlayacak. Bu sinyalin haritasını çıkardığımızda, evrendeki yapı ve galaksi oluşumu konusunda çok daha belirgin bir teori elde edeceğiz.
• Araştırmacılar astronomik nesneler hakkında daha fazla bilgi sahibi oluyor ve önümüzdeki on yıl içinde daha fazla ölçüm yapmayı bekliyorlar. Önümüzdeki yıllarda uzay ve yer teleskoplarının verileri ile birlikte astronomi dünyasında ne gibi olaylar ile karşılaşacağız dersiniz? Bizleri neler bekliyor olabilir?
• Evreni hiç olmadığı kadar ayrıntılı bir şekilde anlamaya başlıyoruz. Kozmolojide uzun yıllardır süre gelen araştırmaların bir parçası olan karanlık enerji ve karanlık madde hakkında bizlere neler aktarabilirsiniz?
Bu arada, karanlık maddeye karanlık dememizin sebebi siyah olması değil. Aslında “karanlık” yerine “saydam” daha uygun bir sıfat olurdu. Buradaki “karanlık” daha çok bu bileşenin doğası hakkındaki bilgisizliğimizi özetleyen bir sıfat.