Nature dergisinde yayımlanan araştırma, insanın doğaya verdiği zararın ne kadar korkutucu bir boyuta ulaştığını gözler önüne serdi. Antarktika ve kutup bölgelerindeki denizlerin dışında kalan alanlarda karaların %77’si, okyanusların ise %87’si insan müdahelesi ile belirgin değişime uğramış durumda. Kısaca, bugün Dünya’nın sadece %23’nü temsil eden miktarada alan vahşi doğa olarak kabul edilebiliyor.
Araştırmada yer alan Avustralya’nın Queensland Üniversitesi’nden James Watson, “Sonuçlar dünyanın vahşi yaşam alanları için bir korku hikayesinden başka bir şey değil” ifadesini kullandı.
Araştırmacılar, geride kalan vahşi doğanın hangi ülkelerin sorumluluğunda olduğunu belirleyebilmek için bir harita hazırladı. Facia niteliğindeki sonuçlar, vahşi doğanın %94’ünden sadece 20 ülkenin sorumlu olduğunu gösterdi. Dünyanın geleceği için doğrudan rol oynayan en büyük ülkeler ise Rusya, Kanada, Avustralya, ABD ve Brezilya. Bu ülkeler, el değmemiş arazi ve denizlerin %70’ini içeriyor.
Vahşi doğa alanları 90’lardan bu yana %10 azaldı
Yok olmaları facia getirir
Bilim insanları geride kalan vahşi doğanın korunmaması halinde insanlığı tam bir facianın beklediğini belirtti. Doğal ekosistemin dengesini sağlayan hayvanlara ve bitki örtüsüne ev sahipliği yapan bölgeler aynı zamanda yüksek miktarda karbon içerdiği için iklim değişikliği ve insan kaynaklı çevre kirliliğine karşı son tampon bölgesini temsil ediyor.
Dünyanın geride kalan doğal hazinesini korumak ise büyük bir maliyet ve sorumluluk gerektiriyor. Bilim insanları sorumlu ülkelerin gerekli altyapı güncellemelerini yapması gerektiğini ve ormancılık, tarım ve balıkçılık gibi faaliyetleri bu bölgelerden uzak tutması gerektiğini belirtti.
Araştırmada yer alan John Robinson, “Öne çıkan ülkeler küresel alanda liderlik rolünü üstlenmeli. Ancak şu anda bu liderliği göremiyoruz… Zaten yeterine zarara uğradık. Vahşi doğa tamamen yok olmadan elimizdeki fırsatları değerlendirmemiz gerekiyor” ifadesini kullandı.
Bilim insanları, geride kalan vahşi doğanın tamamının korunması için “uluslararası politika çerçevesi oluşturulması” gerektiğini savundu. Watson, “nesli tükenmekte olan hayvanlar için nasıl önlemler alınıyorsa benzer önlemler almalıyız. Aksi takdirde kaybettiklerimizi geri kazanamayacağız” uyarısında bulundu.
Arktik, Antarktika’da “sürdürülebilir” kıldığımız felaketlerin ardından sürekli artan nüfusun umursamazsa işgal ettiği vahşi doğayı nasıl koruyacağımız büyük bir soru işareti…
Antarktika’nın en hızlı eriyen buzulundan bir parça daha koptu