Cuma, Kasım 22, 2024
More

    Merkür’de insan eliyle bir krater oluştu

    Güneş’e en yakın gezegen Merkür’ü dört yıldır gözleyen MESSENGER uydusu, görevini tamamladı. Yakıtı tükenen uzay aracı saniyede 3,9 km’lik hızla gezegenin yüzeyine çakılarak 16 metre genişliğinde bir krater oluşturdu.

    Florida’daki Cape Canaveral Uzay Ateşleme Üssü’nden 3 Ağustos 2004 tarihinde ateşlenen MESSENGER (Merkür Yüzeyi, Uzay Çevresi, Jeokimya ve Uzaklık Ölçümü),Merkür’de ise geçirdiği dört, uzayda geride bıraktığı 10 yılın ardından dün kamikaze dalışıyla görevine son verdi.

    10 yıl, 8 ay ve 28 gün süren görevinin ardından Merkür yüzeyinde yaşanan çarpışma, gezegenin Güneş’e dönük tarafında gerçekleştiği için ne yer ne de uzay teleskopları tarafından görülebildi. 30 Nisan 2015 gecesi TSİ 21.26’da yaşanan çarpışma, saatte 14 bin kilometre hızla gerçekleşti.

    Çarpışma bölgesi

    MESSENGER’ın çakıldığı alan ‘Shakespeare’ adını taşıyan 400 kilometre genişliğinde bir havza. Üst taraftaki fotoğrafın sol alt kısmını temsil eden bölge, MESSENGER’ın bilimsel donanımları arasında yer alan Mercury Dual Imaging System (MDIS) ve Mercury Laser Altimeter (MLA) cihazları tarafından haritaya döküldü.

    [NASA/Johns Hopkins University Applied Physics Laboratory/Carnegie Institution of Washington]
    [NASA/Johns Hopkins University Applied Physics Laboratory/Carnegie Institution of Washington]
    Kırmızı bölgeler, yüksekliği en fazla 3 kilometre olan yüksek alanları temsil ediyor. Maviyle renklendirilmiş bölgeler ise düzlükler ve kraterleri oluşturuyor. Fotoğrafta sol tarafta göze çarpan krater, genişliği 48 kilometre olan ‘Janacek.’

    MESSENGER’ın, milyonlarca yıl boyunca yaşanan lav akıntılarının düzlüğe çevirdiği alana çakıldığı tahmin ediliyor. Hesaplamalar doğru çıkarsa, bir gün Shakespeare’in kuzeydoğusunda MESSENGER’dan geriye kalan krater ve parçalar görülebilir.

    Merkür’ün ilk ziyaretçisi

    MESSENGER, Güneş Sistemi’nde ilk sırada gelen Merkür’ü ziyaret eden ilk insan yapımı uzay aracı olma unvanını taşıyor. Uzay aracı, kurak ve cansız olduğu düşünülen gezegende donmuş halde su bularak Güneş Sistemi’ndeki en önemli keşiflerden birine imza atmıştı. Dahası, gezegenin yüzeyinde izine rastladığı oluşumlar, Merkür’ün derinliklerinde halen jeolojik faaliyetlerin yaşanabiliyor olabileceğine işaret etti.

    Güneş’in ateşi ve radyasyonuyla kavurduğu Merkür, gündüzleri 427 dereceye kadar ısınıyor. Geceleri ise -180 dereceye kadar soğuyor. Yaşama son derece yabancı olsa da, kutup bölgelerinde sakladığı su ve yeraltında gizlediği faaliyetleriyle gökbilimcilerin sırlarını en merak ettiği gezegenlerden biri olmaya devam ediyor.

    Çarpışmadan önce yüzeye ait son görüntü. [Nasa/Johns Hopkins University/ Carnegie Institution of Washington]
    Çarpışmadan önce yüzeye ait son görüntü. [Nasa/Johns Hopkins University/ Carnegie Institution of Washington]

    Johns Hopkins Uygulamalı Fizik Laboratuvarı’nda görev yapan MESSENGER ekibinden Nancy Chabot, ‘Merkür hakkındaki kitabı yeniden yazdıklarını ve bir yenisini daha yazmaya niyetli olduklarını’ söyledi. Chabot, “Merkür’ün yörüngesine bir uzay aracı göndermek çok zor. Sadece Güneş’in sıcaklığı değil ancak gezegenin yüzeyinden yayılan radyasyon var. Ancak MESSENGER ile sürekli yükselen bir öğrenme eğrisi yakaladık ve birçok zorlu manevra yaptık” dedi.

    Chabot, Merkür’de bir yıl sürmesi planlanan ancak iki kere daha uzatılan görevde 277 bin fotoğraf elde ettiklerini söyledi. MESSENGER’ın çekmesi planlanan toplam fotoğraf sayısı ise 2,500’dü.

    Yaşam olabilir mi?

    MESSENGER, Merkür etrafında yaptığı 4,105’inci yörüngeyi tamamlamadan yüzeye çakıldı. Elde ettiği veriler, kurak gezegende akla en son gelecek ihtimali canlandırdı: Organik yaşam.

    Kutup noktalarında keşfedilen 100 milyar ile 1 trilyon ton miktarındaki donmuş suyun, ‘gizemli bir karanlık tabaka’ altında kaldığı fark edildi. Akla ilk gelen soru, buzların organik materyal altında duruyor olabileceği oldu.

    Chabot ve meslektaşları, MESSENGER’ın Dünya’ya gönderdiği dev bilgi arşivini tarayarak kutup bölgelerindeki buz kalıntıların haritasını çıkaracak ve suyun kurak gezegene nasıl ulaştığını anlamaya çalışacak. Böylece, Güneş Sistemi’nin doğumunda suyun gezegenlere ve uydularına nasıl dağıldığı hakkında yeni ve önemli bilgiler elde edilecek.

    Merkür'ün yüzeyindeki çekim gücünden kaynaklanan olağandışı farklılıklar. [NASA/Johns Hopkins University Applied Physics Laboratory/Carnegie Institution of Washington]
    Merkür’ün yüzeyindeki çekim gücünden kaynaklanan olağandışı farklılıklar. [NASA/Johns Hopkins University Applied Physics Laboratory/Carnegie Institution of Washington]
    MESSENGER görevinin baş mühendisi Sean Solomon, ‘karanlık örtünün organik olabileceğini ve Merkür’e derin uzaydan ulaşan karbon bağlantılı materyali temsil ediyor olabileceğini’ belirtti. Eğer doğruysa, organik kimya ve yaşamın yapı taşı olan karbon bileşenleri Merkür’de bakteri düzeyinde yaşam saklıyor olabilir (veya derinlerde uzaylılar teleskoplara görünmeden yaşıyor olabilir).

    Organik madde izinin yanı sıra, Merkür’ün yanardağ faaliyetleriyle yanmış yüzeyinde sanılandan daha fazla mineral olduğu tespit edildi. Ayrıca, Dünya’da simetrik olan ve kutup bölgelerinden 11 dereceyle sapan manyetik alanına rağmen, Merkür’de bu oran yüzde 20.

    [SBG Systems]
    [SBG Systems]
    Merkür’de ilgi çekici bir diğer özellik, son zamanlarda daha da öne çıkan çukurlar. Yanardağ faaliyetleriyle oluştuğu ve materyallerin buharlaşarak uzaya karıştığı düşünülen çukurlar, aynı zamanda dışarıdan görülmeyen jeolojik faaliyetlerin işareti olabilir.

    MESSENGER görevinden kısa notlar

    Merkür, ilk olarak Mariner 10 uzay aracıyla 1970’li yıllarda görüntülendi. Uzay aracı gezegenin yaklaşık yüzde 45’ine ait haritayı çıkardı. Bugün tüm yüzeyi detaylı olarak haritaya dökülen Merkür’ün elde edilmesi daha zor bilgileri peşine düşmenin planı yapılıyor.

    MESEENGER görevinde elde edilen veriler, gelecekte yapılacak keşifler için büyük bir önem taşıyor. Bu veriler kısaca şu şekilde:

    – Yörüngede 4,105 tur attı,

    – Güneş’in etrafında 29 kere döndü,

    – Dünya’ya 277 bin fotoğraf gönderdi,

    – Saatte yaklaşık 146 bin kilometreyle uçtu,

    – Yüzeye en çok 96 kilometre yaklaştı,

    – Merkür’e ulaşana kadar Güneş Sistemi’nde 6 gezegenin yakınından geçti,

    – Mercury Laser Altimeter (MLA) adı verilen cihazıyla yüzeye 35 milyon kızılötesi ışın gönderdi. Geri dönen ışınlarla yüzeydeki yapıların yüksekliğini ölçtü,

    – En az 10 Terabyte veri topladı.

    MESSENGER'ın çarpmadan önceki son Merkür fotoğrafları. [Nasa/Johns Hopkins University/ Carnegie Institution of Washington]
    MESSENGER’ın çarpmadan önceki son Merkür fotoğrafları. [Nasa/Johns Hopkins University/ Carnegie Institution of Washington]

    EN COK OKUNANLAR

    İlgili Makaleler