Scholz Yıldızı’nın ziyareti hakkındaki ilk araştırma, üç yıl önce Astophysical Journal Letters dergisinde yayımlanmıştı. Araştırmaya göre peşine taktığı bir kahverengi cüce ile gezinen sönük bir kırmızı cüce, Güneş’in 0.8 ışık yılı kadar yakınına sokuldu (yani yaklaşık olarak 7,5 trilyon kilometre veya 50,600 AU).
Gökbilimciler bu mesafenin 0.6 ışık yılına kadar düşmüş olabileceğini düşünüyor (5,7 trilyon kilometre veya 37,900 AU). Kozmik ölçekte bunlar oldukça düşük mesafeler. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse, 1 Ocak 2019’da New Horizons uzay aracının yörüngesine ulaşacağı MU69 adlı Kuiper Kuşağı nesnesi, Güneş’ten 43 AU mesafede yer alıyor.
Oumuamua çok uzaklardaydı
Üç yıl önce yayımlanan araştırma, kırmızı cücenin Güneş Sistemi’nin en uç sınırını temsil eden Oort Bulutu’nu sıyırdığını öne sürmüştü. O zamandan bu yana sürüklenmeye devam Scholz Yıldızı, şu an Güneş’ten 20 ışık yılı mesafede yer alıyor. Rochester Üniversitesi araştırmacıları, Scholz Yıldızı ile refakatçisi olan kahverengi cücenin sırasıyla Güneş’in %9 ve %6 kütlesine sahip olduklarını ve Oort Bulutu’ndaki nesneleri yörüngelerinden saptırmış olamayacaklarını öne sürmüştü.
Monthly Notices of the Royal Astronomical Society ddergisinde yayımlanan yeni araştırma ise bu senaryonun tam tersini savunuyor. Araştırmanın başını çeken Madrid Complutense Üniversitesi’nden Carlos de la Fuente Marcos ve Raúl de la Fuente Marcos (kardeş oluyorlar), Scholz ve kozmik arkadaşının geçisi sırasında birçok Oort Bulutu’nun yörüngelerinden saptığını hesapladı.
Cambridge Üniversitesi’nden Sverre J. Aarseth’in de destek verdiği araştırmada, hiperbolik yörüngeye sahip (alışılmış eliptik yörünge yerine V şeklinde hareket) 339 Güneş Sistemi nesnesini inceledi. Bilgisayar modelleri ile hiperbolik nesnelerin uzayda geldikleri konumlar hesaplandı. Ortaya çıkan istatistikler, bu nesnelerin bir kısmının Scholz Yıldızı tarafından dürtüklenmiş olabileceğini gösterdi.
70 bin yıl önce yakınımızdan bir kırmızı cüce geçti
Scholz Yıldızı’nın konumu ile karşılaştırıldığında, İkizler takımyıldızı yönünde düzenli değil ancak dağılmış halde bulunan hiperbolik yörüngeye sahip cisimler tespit edildi. İncelenen 339 cisim arasında, 36 tanesinin İkizler takımyıldızına yönelmiş konumları olduğu belirtildi. Hesaplamalar, Scholz Yıldızı’nın Güneş Sistemi’nin ziyaret ettiği 70,000 yıl öncesi ile tam uyum gösterdi. Gizmodo’ya bilgi veren Fuente Marcos’a göre, Scholz Yıldızı tarafından yörüngesi değişen gök cismi çok daha fazla olmalı.
Araştırmayı daha da ilginç kılan, araştırmada tespit edilen sekiz yıldızlararası kuyrukluyıldız. Bu cisimlerin birçoğunun yörüngesi bilinmiyor. Scholz tarafından etkilenmiş olabileceği düşünülen iki kuyrukluyıldız C/2008 J4 (McNaught) ve C/2012 S1 (ISON). Yıldızlararası kuyrukluyıldızları ya sistemimize yakın geçiş yapıyor veya Güneş’in çekim gücü etkisinde kalıyor. Ekim 2017’de keşfedilen ve bilinen ilk yıldızlararası ziyaretçi olan “Oumuamua” ise Scholz’un etkilediği 36 cisim arasında yer almıyor. Araştırmaya göre, Oumuamua kırmızı cüce ziyarete geldiğinde çok uzaklardaydı.
Yeni araştırma ne kadar doğru?
2015’te yapılan araştırmanın baş yazarı Eric Mamajek, en son bulguların çok iyi bir araştırmaya dayandığını belirtti. Mamajek, yıldızların kozmik zaman ölçüsünde Oort Bulutu’ndan birkaç milyonda bir geçtiğini söyledi. Scholz ise elimizdeki en son örnek.
Mamajek, “Scholz Yıldızı’nın geçisi ile ortaya çıkan etkiler Dünya’yı direkt olarak etkilemedi… Scholz’un Dünya’ya göndermiş olabileceği kuyrukluyıldızlar geceleri uykumuzu kaçıracak bir risk oluşturmuyor. Dünya’nın çok daha hızlı çözülebilir birçok başka sorunu mevcut” ifadesini kullandı.
Belfast Queen’s Universitesi’nden Wesley Fraser ise en son araştırmanın soru işaretleri doğurduğunu belirtti. Fraser, Scholz Yıldızı’nın ve baız hiperbolik kuyrukluyıldızların radyantlarının benzer olmasının dikkat çekici olduğunu söyledi. Öte yandan sadece istatistki bilgiler ile kesin bir yargıda bulunmanın zor olduğunu ifade etti. Sebebi, galaktik düzlemde araştırmada geçen 339 cisimden sadece 14’ünün yer aldığını ancak araştırmanın temsil ettiği bölgede çok daha fazlasının olabileceği.
Fraser, eldeki verilerle araştırmanın taraflı olduğunu düşünüyor. Yine de, geride kalan yarım yüzyıldaki kuyrukluyıldız araştırmalarına dayanarak tarafsız bir sonuç elde etmenin çok zor olduğunu kabul ediyor. Nottingham Trent Üniversitesi’nden Dan Brown da, araştırmada kullanılan verilerin gök cisimlerinin geldiği konumları kesin olarak belirlemek için yeterli olmadığını söyledi. Fraser, Scholz’un etkisinde kalmış olabileceği düşünülen sekiz kuyrukluyıldızın “öne sürülebilmesi için hızlarını gösteren bilgisayar modelleri veya fiziki deliller gerektiğini” belirtti.
Toronto-Scarborough Üniversitesi’nden Alan Jackson, şüpheciler arasında Ona göre hiperbolik yörüngeli cisimler için belirlenen saniyede 1,5 km hız çok düşük. Yıldızlararası olduğu düşünülen sekiz kuyrukluyıldızdan bazıları da aslında Güneş Sistemi’ne ait olabilir. Jackson, araştırmada kullanılan yöntemlerin ise mantıklı olduğunu ve Güneş’ten 52,000 AU mesafeye gelen bir yıldızın Oort Bulutu’ndan bir kuyrukluyıldız kümesi koparmış olabileceğini söyledi.
Atalarımız ne gördü?
Son derece kafa karıştırıcı araştırmanın yanında akla takılan bir soru, atalarımızın Avrasya’ya göç ettiği günlerde gökyüzüne ne gördüğü Tahminler, geçici bir süre gökyüzünde küçük, kızıl bir noktanın belirdiği. Ama muhtemelen bu hiç yaşanmadı.
Kırmızı cüceler son derece sönük yıldızlar. Scholz Yıldızı’nın da çıplak gözle gece karanlığında görülebilecek aydınlıktan 50 kat daha düşük parlaklıkta olduğu düşünülüyor. Yine de, manyetik olarak aktif olan kırmızı cücelerden biri olarak Scholz Yıldızı birkaç saat veya gün görülebilecek parlaklıklar saçmış olabilir. Bunu görme imkanı olmuş atalarımızın aklında ne geçtiğini düşünmek ise çok zor.